İÇ KUVVETLER
Çevremize şöyle bir alıcı gözle baktığımızda birbirinden çok farklı olan yer şekillerini görmekteyiz. Vadiler , tepeler, dağlar , ovalar ve çukur yerler alabildiğince uzanmaktadır. Bu yeryüzü şekilleri sanki hiç değişmiyormuş gibi gelir bize. Oysa her gün gördüğümüz yer yüzü şekilleri bir gün öncesine göre daha farklı bir görünüm almıştır. Değişim doğada sürekli vardır ve var olmaya da devam edecektir.
Yer yüzünde görülen değişikliklerin önemli iki sebebi vardır. Bunlardan birincisi yer yüzünde meydana gelen olaylardır. Akarsular, rüzgarlar, buzullar , yer altı suları , dalgalar , akıntılar gibi kuvvetler enerjisini Güneşten alan kuvvetlerdir. Bu sayılan kuvvetlere dış kuvvet adı verilir ve bunlar yeryüzü üzerinde hem aşındırma hem de biriktirme yapmaktadır. Dış kuvvetler yıkıcı bir etkiye sahiptirler ve tek amaçları vardır Dünyamızda var olan yükseklikleri ortadan kaldırmak , çukur alanları da doldurmak suretiyle yer yüzünü düz bir hale getirmek.
Yer yüzünü şekillendiren asıl kuvvet ise enerjisini yerin merkezinden alan iç kuvvetlerdir. Bu kuvvetler yeni yer şekilleri meydana getirmektedir.
Yer kabuğunun yerin merkezindeki enerjiden etkilenerek şekillenmesiyle oluşturan iç kuvvetler dört tanedir.
1. Dağ Oluşumu ( Orojenez )
2. Kıta Oluşumu ( Epirojenez )
3. Volkanizma
4. Depremler
1. DAĞ OLUŞUMU ( OROJENEZ )
Yer yüzünde dış kuvvetler tarafından kara yüzeyinden aşındırılarak kopartılan malzemeler taşınarak deniz ve okyanusların yer aldığı jeosenklinal tabanlarında birikir. Uzun süren jeolojik zamanlar içerisinde bu birikmelerin kalınlığı artar .(aşağıdaki şekilde I. aşama ) Deniz tabanlarında kalınlıkları zamanla artan tortul tabakalar yerkabuğunu oluşturan tabakaların birbirlerine yaklaşmaları ve sıkışan jeosenklinallerde tortul tabakaların duruşları bozulur.(şekilde II. aşama ) Yatay bir duruşa sahip olan tabaklar yan basınçların etkisiyle kıvrılarak yükselmeye başlar(şekilde III. aşama ) . ( Örneğin elimize bir kitap alalım kitabın yaprakları jeosenklinallerde birikmiş olan tortul tabaklar olsun . elimizle kitaba yandan bir basınç uygulayalım ellerimiz yandan birbirine yaklaştıkça kitabın bazı yerlerinde yükselmeler bazı yerlerinde alçalmalar görülür. ) Tabakaların yükselerek kubbemsi şekil alan kısımlarına antiklinal , alçalarak çanaklaşan kısımlarına ise senklinal adı verilir.
eniz diplerinde tortulaşma
kıvrımlı yapı
Kırılma ile oluşan Dağlar ve oluşumları
Kıvrılma ile oluşan dağ
Türkiye’de yer alan dağların önemli bir kısmı Alp orojenezi ile meydana gelmiştir. Kuzey Anadolu dağları ile Toros dağları Alp kıvrımları sırasında oluşmuştur. Ege bölgesinde ise tabakalar kırılmaya uğramış ve horst ve grabenler ortaya çıkmıştır. Bakırçayı ,Gediz , Büyük ve Küçük Menderes akarsuların aktığı grabenler ile bunları birbirinden ayıran horst biçimindeki Aydın dağları ve Bozdağlar meydana gelmiştir.
2. KITA OLUŞUM HAREKETLERİ ( EPİROJENEZ )
Yer kabuğu mağma üzerinde yüzen bir gemiye benzemektedir. Dengede durabilmek için bir kısım karalar alçalırken bir kısım karalar yükselmektedir. Aynı bir parkta tahterevalliye binen çocuklar gibi. Çocuklarda tahterevallinin üzerinde dengede durmak için sürekli hareket halinde olur ve biri alçalırken diğeri yükselir. Yer kabuğunun geniş alanlarında görülen yükselmeler ve çökmeler şeklinde meydana gelen kıta oluşum hareketlerine epirojenez adı verilir. Orojeneik hareketler ile kıyaslandığında süresi daha uzundur. Epirojenik hareketler çok geniş alanlarda meydana gelirken orojenik hareketler daha dar bir alanda oluşmaktadır.
Epirojenik hareketlerin etkisi ile özellikle kara ve denizlerin görünümünde büyük değişiklikler ortaya çıkmaktadır. Bu hareketler sırasında deniz tabanları yükselir veya karalar çökerse deniz seviyesi yükselerek karaya doğru ilerler , bu olara transgresyon adı verilir.tersine durumda ise karalar yükselir veya deniz tabanları çökerse deniz sulara çekilir. Bu olaya regresyon adı verilir.
Epirojenik hareketler aynı orojenik hareketlerde olduğu gibi günümüzde halen devam edev kuvvetlerdir. Günümüzde yaşanan epirojenik hareketlere örnek vermek gerekirse ;
- Japonya’da Tokyo şehri deprem olmadığı yıllarda yılda 2 cm kadar çökmektedir.
- İtalya’da Venedik şehri yılda 4 mm kadar alçalmaktadır
- Grönland adası ve Antartika kıta’sı kalın buzlarla kaplı olmasından dolayı mantoya gömülmüş durumdadır
- Anadolu yarımadası 10 – 15 milyon yıldan bu yana yükselmektedir.
3. VOLKANİZMA
Yer kürenin derinliklerinde mağma eriyik halde bulunur. Mağma katı haldeki yer kabuğu tarafından tamamen kapatılmıştır.Yerin derinliklerindeki mağmanın yeryüzünde veya yeryüzüne yakın derinliklerdeki faaliyetlerine volkanizma denir. Bu tür faaliyetler daha çok yer kabuğunun kırıklı bir yapıya sahip olduğu yerlerde ( fay hatları boyunca )oluşmaktadır.
volkan şekli
Lav akışı
Etna volkanı
Volkanizma sırasında mağma katı, sıvı ve gaz halinde yer yüzüne çıkar. Çıkan sıvı maddelere lav, katı maddelere tüf denir. Gazların çoğu ise su buharıdır. Volkanizma ile çıkan malzemeler çıktığı yerde birikerek volkan konilerini oluşturur. Lavların akıcılığı az ise yüzeye çıktıktan hemen sonra katılaşarak dikey istikamette yükseltisi fazla olan volkan dağları oluşur. Bunlara kalkan volkanları denir. ör: Ağrı dağı
Volkan konilerinin tepesinde bulunan çukurluğa krater denir. Bazı yanardağlarda ana koni üzerinde oluşmuş yan koniler de olabilir. Bunlara parazit koni denir. Ör: Erciyes dağı Volkanik patlamalarla bazı volkanların tepe kısmı uçarak çok büyük çanak oluşur. Bu çanaklara kaldera denir. Ör: Nemrut dağı (1441 yılında ikinci kez patlamıştır.)Gaz patlaması sonucunda Maar çukurları oluşur.(Meke tuzlası ve Acıgöl birer Maar’dır.)
Volkanizmanın Etkileri
· Tek dağlar oluşur.
· Volkanik alanlar maden bakımından zengin olur.
· Topraklar verimli olduğundan nüfus bu alanlarda fazladır.
· Volkanların çevreleri verimli tarım arazileridir.
Yeryüzündeki yanardağların önemli bir kısmı sönmüş bir haldedir. Buna rağmen faal olan volkanların sayısı 500’e yakındır. Faal volkanların önemli bir kısmı Büyük okyanus ve çevresinde toplanmıştır. Çünkü buralarda kıvrılma ve kırılmaların meydana geldiği genç kuşaklardır. Bu nedenle Büyük Okyanus çevresine Pasifik ateş çemberi denilmektedir
4. DEPREMLER
Tanımı: deprem, Yerkabuğunda meydana gelen salınım ve titreşim hareketlerine denir.Depremi inceleyen bilim dalı sismoloji, depremi ölçen alet ise sismoğraftır. Günümüzde deprem bilimi gelişmesine rağmen depremler hala önceden tahmin edilememekte,can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. Depremin şiddet derecelerini ölçmek için bazı ölçekler geliştirilmiştir. Bunlardan en yaygın olarak kullanılanı Richter ölçeğidir. Richter ölçeği deprem ile deprem odağından çevreye yayılan enerji miktarını ölçer .
Richer ölçeği
( Magnidüt )
Şiddet
Deprem Etkisi
3.5 – 4.2
1 – 3
Hafif
4.3 – 4.8
4 –5
Orta
4.9 – 6.1
6 – 7
Şiddetli
6.2 –7.3
8 – 10
Yıkıcı
7.4 - +
11 – 12
Afet
Tablo : Richter deprem şiddet tablosu