Sultan Yıldırım Bayezid Han
SULTAN YILDIRIM BÂYEZİD HAN.. 2
Sultan
Yıldırım Bayezid Tahta Çıkışı. 2
Yakub Beyin Şehadeti. 2
Anadolu
Beyliklerinin İlhakı. 2
Karaman Ve Sivas'ın Fethi. 3
Bizans'ın
Yaptığı Sûrların Kendilerine Yıktırtılması. 3
Nıgbolü Savaşı. 4
Yıldırım'ın
Doğan Bey'le Konuşması. 4
Yıldırım Bayezıd'ın Civanmertliği. 5
İstanbul'un
Yeniden Muhasarası. 5
İslam Mahallesinin Kurulması. 5
Timürlenk.
5
İlk Mektup. 6
Bizans Önünden Sivas'a. 6
Ankara
Savaşı. 7
İhanetler Zinciri. 7
Tarihin En Cengâver Sultanı
Yıldırım Han. 7
Yıldırım Bayezid'in Hanımları Ve Çocukları. 8
Yıldırım
Bayezid'in Vefatı. 9
SULTAN YILDIRIM BÂYEZİD HAN
Babası:
Sultan I. Murad Han
Annesi: Gülçiçek Hatun
Doğum Tarihi:
1360
Vefat Tarihi: 1403
Saltanat Müd.: 1389-1402
Türbesi:
Bursa'dadtr.
Sultan Yıldırım Bayezid Tahta Çıkışı
26
Yaşında Aksancak altında H. 791/M. 1389 senesinde babasını ve kardeşini
kaybetmiş bir insanın elîm duyguları içinde tahta çıkan Yıldırım
Bayezid, çok cesurdu. Cesur oi-duğu kadar da kuvvetliydi. Kuvvetli
olduğu kadar ve Yıldırım lakabına hak kazanacak surette de sür'atle
hareket ederdi. Elâ gözlü, Kumral sakallı, beyaz ve yuvarlak yüzlü,
heybetli ve öfkeli, merhametli ve adaletli bir padişahtı.
Yakub
Beyin Şehadeti
Hüdavendigâr Gazi'nin zaman-ı
tasarruflarında, Yıldırım Beyazıd Bey'i tahta hazırladığı görülüyordu.
Ayrıca beka alemine intikal eylemek üzere olduğu sıralarda, Yıldırım
Beyazıd'a verdiği nasihatler, tahta geçecek bir oğula verilecek
nasihatler cümlesinden olduğundan, tahtın sahibini kesin ola-rak belli
etmiş oluyordu.
Devletin ileri gelenleri, Savcı bey vakasını da
bu arada ha-tırlayıverdiler. «Bir idam, bir isyandan hayırlıdır»
mealinde bir hükümle Yakub Bey'in idamına karar verdiler. Ve sabah
olmadan çadırında hükmü tebellüğ eden Yakub bey, kadere rıza
göstererek kalbi mutmain makamında Şeriat-i Ahmeddiy-ye'nin icabatını
yerine getirdi. Sabah olunca Osmanlı Devletinin başında hükümdar olarak
Sultan Yıldırım Beyazid Han vardı. Bu infazın çabukluğunu Yıldırım
Bayezid Han'sn «Yıldırım» lakabına izafe eden yabancı tarihçiler,
Yıldırım lakabının
bu olayla ilgisi olmadığını aslında gayet iyi
bilirler amma, İslâm'a olan düşmanlıkları, onları böyle iftiraları
yapmaya sevk etmiştir.
Anadolu Beyliklerinin İlhakı
Avrupa'ya
koparılamaz bir kement atan Osmanlı Müca-hidleri, buralarda
yerleşebilmeleri için durmadan savaşmak zorundaydılar. Burada yapılacak
savaşlar, ne Anadolu Beyle-riyle yapılan savaşlara, ne de Bizans'a göz
dağı vermeye benzerdi. Avrupa ile yapılacak savaşlar çok büyük
olabileceği gibi, aynı zamanda lojistik destek bakımından da güçlük
gösterir idi. Bunu temin etmek İçinse Rumeli yakasında 10 sene sürecek
bir tahkimat ve hazırlık gerekirdi. Halbuki Anadolu'da bulunan
Karamanoğlu ve İsfendiyaroğlu'nun mevcudiyeti, Yıldırım'ın değil 10
sene Anadolu'yu gözden uzak tutması 1 sene bile gözden uzak tutmasına
imkan vermiyordu.
Yıldırım Bayezid Han bunu gözönüne alarak,
şimdilik Rumeli'yi rahat bırakmayı, Rumeli ile yapacağı cihada mani
olan engeleri ortadan kaldırmayı plânladı. Tabii ki bu engeller,
Karamanoğlu ile İsfendiyaroğlu idiler.
Öte yandan Rumeli'yi iyice
başıboş bırakmamak için kumandanlarından Firuz Bey'i Tuna boylarına
göndererek, oraları didiklemesini, ayrıca Vidin Kalesini fethederek o
bölgelerdeki politikaları dikkatle takip etmesini Firuz Bey'e tenbih
etmeyi unutmamıştı. *
Kendisi, askerin büyük bir
bölümüyle Anadolu'ya geçmişti. Anadolu'da müstakil beylikler halinde
Aydın, Saruhan, Menteşe, Germiyan, Karaman ve tsfendiyar Beylikleri
hüküm sürmekteydiler.
Ne var ki o sırada vefat eden Saruhan
Bey'inin eyaletini, Karesi eyaletine ilhak eden Yıldırım Bayezid, Aydın
Beyliğini de ortadan kaldırmıştı. Germiyan Beyliği, bu olanlardan
ürkerek, derhal Yıldırım'ın huzuruna gelerek arz-ı sadakat etmişse de,
sadakatini gösterme fırsatı olarak kendisine Rumeli'ne geçmesi
emredilmiştir. Bu durumu dikkatle takip eden Menteşe Beyi, çoluk
çocuğunu taşınabilir malının büyük kısmını yanına alıp, beyliğini,
topraklarını Yıldırım Baye-zid'e terk etmiştir. Artık sıra
Karamanoğlu'na gelmişti. Belki diğer beylikleri ortadan kaldırmaya sebeb
yoktu diyen tarihler vardır. Şunu belirtmeliyiz ki, küffara yapılacak
seferde mutlak surette geri hatların emniyeti temin olunmalıdır.
Müstakil olan bu beylikler, aşiret asabiyetiyle Osmanlıyı rahat
bırakmazlardı. Avrupa'da savaşacak mücahidler ordusunun arkasında böyle
bir kambur bırakılamazdı. Nitekim bırakılmamıştır da... Diğer
beylikler için sebeb yoktu diyen birçok tarihler, Karamanoğlu'na
gelince, zaten onun hiçbir zaman rahat durmadığını, hatta Kosova Meydan
savaşında kafirlerle irtibatlı olduğunu ve münasebetlerinin bulunduğunu
söylerler. Aslında buna da fazla itibar etmemek gerekir. Çünkü
kesindir ki, Hüdavendigâr lakabının tecelisi olarak, Anadolu
•müslümanları Kosova savaşına alaka göstermişler, hiçbir ihtilafı konu
etmeden, davayı bir hilal-salip kavgası olarak kabul edip,
Hüdavendigâr'ın daveti şerefine seve seve koşmuşlar, bu mücahidler
ordusunun dört başı mamur bir zaferle taçlanmasına bileklerinin gücü,
kalplerinin zikriyle katılmışlardır. Biz Karamanoğlu'nun küffar ile
anlaştığı yolundaki söylentileri kabul etmiyoruz. Belki Karamanoğlu
içinden birkaç siyasetçi «mağlub olursak..» korkusuyla böyle bir
muhaberata ginnişlerse, bu bütün karamanoğlu askerine teşmil edilemez.
Karamanoğlu ve diğer beyliklerin ortadan kaldırılmasının lüzumu tek
maddede belidir ve bizim görüşümüze daha uygun gelmektedir. Haçlı
Dünyasıyla çarpışacak İslam Mücahidleri, arkalarında post kavgası,
toprak kavgası çıkarabilecek hiçbir ihtimal bırakmama tutumunu takip
etmişler, elhak doğrusunu yapmışlardır. Daha sonraki tarih safahatı
göstermiştir ki, batı üzerine gidilecek seferler, daima şarktan gelen
belalar yüzünden aksamıştır. Timur belâsı gibi...
Karaman üzerine
gidilip Konya fetholunmuş ve Çehar şen-be Nehri hudut sayılıp ikiye
bölünerek bir kısmı Osmanlı Devletine ilhak olunmuştur. H. 792/M. 139O'ı
gösteriyordu tarih...