Online-Bilgi Yardımı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Online-Bilgi Yardımı

Online-Bilgi | Uzun Soluklu Paylaşım
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 SULTAN ORHAN GAZİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Teorim
Forum Admin
Teorim


Mesaj Sayısı : 540
Kayıt tarihi : 02/04/10
Nerden : Türkiye

SULTAN ORHAN GAZİ Empty
MesajKonu: SULTAN ORHAN GAZİ   SULTAN ORHAN GAZİ Icon_minitimeÇarş. Mayıs 19, 2010 7:16 am

Sultan Orhan, Ağabeyi Alâaddin Bey'e Vezirlik Teklif Ediyor. 2

Alâaddin
Paşa'nın Vezirliği Kabol Etmesi. 2

İznik'in Alınması. 3

Şehzade
Süleyman Paşa'nın Seraskerliği. 3

Sultan Orhan Gazi Gemlik'in
Fethi. 3

Sultan Orhan'ın Bürsa'yı Başşehir Yapması. 3

Sultan
Orhan Ve Bizans. 3

Karesi Vilayetimin Alınışı. 4

Rumeli
Fetihleri. 4

Süleyman Paşa'nın Vefatı. 6

İslâm
Mücahidlerine. 6

Orhan Gâzi'nin Hanımları Ve Çocukları. 7

Sultan
Orhan'ın Vefatı. 7

Okuma Parçası:. 8

Şehzade Halil'in
Macerası. 8


SULTAN ORHAN GAZİ


Babası: Osman Gazi

Annesi:
Maüıûn Hatun.

Doğum Tarihi: 1281

Vefet Tarihi: 1360

Saltanat
Müd.: 1326-1360

Türbesi: Bursa' dadır.



Cennetmekân
Sultan Osman Gazi Hazretlerinin vefatı üze­rine, H. 726 (M. 1326) yılı
Razamanınin 12'sinde Osmanlı Tahtına oturan Orhan Bey, uzun boylu,
güleryüzlü, kırmızıya yakın beyazlıktaki yüzü, geniş omuzlu, cesur,
mert, çalışkan ve âdil bir sultandı.

Tahta çıktığı zaman 46
yaşındaydı. Bu devreye kadar bir­çok muhaberelere komutan olarak
katılmış, gazi unvanını alacak kadar savaş meydanlarında kılıç sallamış
bir askerdi. Birçok anlaşmalar yapmış mükemmel bir diplomattı. Bunun da
ötesinde babasının kurduğu devletin, bir cihan devleti olacağına inanmış
bir oğuldu... Kendisine düşen; devraldığı bu büyük vazifeyi, daha ileri
noktalara ulaştırmak, aşiretten devlete geçen Osmanlının, devlet
müesseselerini derhal kur­ması gerektiğinin şuurundaydı...



Sultan
Orhan, Ağabeyi Alâaddin Bey'e Vezirlik Teklif Ediyor


Sultan
Osman Gazi Hazretlerinin, Şeyh Edebali'nin hizme­tine vermiş olduğu
büyük oğlu Alâaddin Paşa, dedesi ve şeyhi Edebali'nin ilim pınarından
doya doya istifade etmiş ve tam bir gönül adamı olmuştu. Dünya hırs ve
saltanatından kat'iyyen hoşlanmazdı. Sultan Orhan, tahta geçmeden evvel,
ağabeyi Alâaddin Paşa'ya tahta geçmesine teklif etmişti. O, bu teklifi
red ettiği gibi, babasının mirasından kendisine isa­bet edenleri,
kardeşi Orhan Bey'e «bunlar sana lazımdır» di­yerek feragat etmişti.

Sultan
Orhan, ağabeyinin ilim ve irfanını bildiği için, ken­disinden istifade
etmek kasdıyla, hiç değilse baş vezirliği kabul etmesini istedi.
Alâaddin Paşa, bunu «geçici bir zaman için.-» şartıyla kabul etti.

Bütün
bunlar olurken, İzmit Osmanlılar tarafından feth edilmişti. İzmit çok
önemli bir yerdi. «İstikbal denizlerdedir.» Denizlere hakim olacak unsur
donanmadır. Donanmanın ya­pılacağı yer, tersanedir. İşte tersaneye çok
müsait olan coğ­rafî yapısı İzmit'in değerini ortaya koyuyordu.



Alâaddin
Paşa'nın Vezirliği Kabol Etmesi


İzmit'in fethini,
Bilecik'teki ikametgahında haber alan Alâ­addin Paşa, kardeşi Sultan
Orhan'ı tebrik etmeğe gittiği za­man, başvezirlik teklifiyle
karşılaşmış, yukarıda yazdığımız gibi geçici bir zaman olmak kaydıyla
kabul etmişti.

Alâaddin Paşa'nm ilk işi; Orhan Bey adına para
bastırmak olmuştu. Çünkü İslâm ülkelerinde müstakıliğin alameti;
hut­bede sultanın isminin okunması, ikincisi sultanın adına para
bastırmasıydı. Halbuki Sultan Osman Gazi, işlerinin çokluğu yüzünden
para bastıramadığı için, Osmanlı Ülkesinde Sel­çuklu parası
kullanılıyordu. Alâaddin Paşa H. 729 (M. 1330) senesinde Sultan Orhan
adına altın ve gümüş para bastır­mıştı.

Para bastırma işini
halleden Alâaddin Paşa, askerlik siste­mine yeniden bir nizam vermeyi
düşündü. Çünkü Osmanlı askerleri «Toplanın, savaş var!» diye haber
verildiği zaman çiftini-çubuğunu bırakır, kılıcını-yayını alır ve
toplanma yeri­ne koşar gelirdi. Tabiî bunlar hep atlı asker olurdu. Yani
akın­cı tipli süvari... Savaş, ne yalnız süvari ile yapılır, ne de
suva-risiz.. Ayrıca büyüyen -Osmanlı topraklan, bu haberleşme sistemiyle
ordunun, istenilen zamanda toplanmasını güçleş­tiriyordu. İslâm
rnücahidleri, fî sebililhah, îlây-ı kelimetullah

için sefere
koştuklarından, geride bıraktıkları uzayan savaş­lar yüzünden, zor
durumlara düşüyorlardı. Bütün bunlar Alâ-addin Paşada, Osmanlı
Devletinin çekirdeği olacak devamlı bir ordu bulundurma fikrini doğurmuş
ve derhal çalışmalara başlayarak, Bilecik Kadısı Kara Halil'le
padişahın huzurunda müşavere ettiler. Görüşmelerden sonra kara sınıfının
kurul­masına karar verdiler ve ayrıca asker olacaklara ulufe deni­len,
gündeliğine bir Osmanlı dirhemi maaş verilmesini karar­laştırdılar. Bu
askerler, maaşlarını harp zamanında alacaklar sulh zamanında maaş
almayacaklardı. Çünkü toprakJarında çiftçilikle, iş ve güçleriyle meşgul
olacaklar, buna mukabil vergi vermeyeceklerdi. Bu işleri düzenleme
vazifesi, Osmanlı Baş kadısı Kara Halil'e verilmişti. Kara Halil, gayet
titiz bir şekilde çalışarak, seçtiği mücahidlerin meydana getirdiği bu
askere «yaya» adını verdi. Onları idare edecek komuta zinci­rine onbaşı,
yüzbaşı, binbaşı unvanlarını verdi. Bu asker, çok kısa zamanda çoğaldı.
Fakat bir sınıf gibi teşekkül ettiklerin­den sulh zamanında olsun, harp
zamanında olsun ahaliye zu­lüm yapmağa başladılar. Bunun üzerine bu
sistemi donduran Alâaddin Paşa ve Kara Halil, devşirme usulünü getirmeyi
ka­rarlaştırdılar.. İlk elde kadılar ve valiler eliyle 1000 kadar
hristiyan çocuğu alıp, kışlalarda talim ve terbiye ederek
ye­tiştirdiler. Çocuklar askerlik çağına geldiklerinde padişah or­dusuna
katılıp, kışlada kalmak şartıyla, günde üç akçe veri­lerek askerliğe
alınmış oldular. Ayrıca savaşlarda esir alınan çocuklar da aynı
muameleye tâbi tutularak yetiştirildiler. Za­ten değil midir ki, her
insan îslâmı seçmemesine çevresi se-beb olur. İşte Osmanlı Devleti,
İslâm fıtratı üzere doğmuş bü­tün insanlar gibi bu çocuklara da İslâm
olma şansını veriyo­rdu. Kimse zorla müslüman yapılmaz. İslâm'ın
emrettiği gibi yetiştirildiklerinden, İslâm'ın güzelliklerini
gördüklerinden kendiliklerinden müslüman oluyorlardı. Hatta bir günde
bin Rum'un müslüman olduğu söylenir.

İşte bu kurulan ordu,
dünyanın her tarafına İ'lây-ı kelimetullah için gitmişler, Şeriat-i
Muhammediye'yi oralara taşı­mışlardır. Bu ordunun adı; Yeniçeri
ordusuydu...

Alâaddin Paşa, devlet olmanın şartlarını yerine
getirdikten sonra, H. 733 (M. 1333) senesinde vezir-i azamlıktan
ayrıla­rak, kendi köşesine çekilmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
SULTAN ORHAN GAZİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Orhan Gazi
» Sultan I. Murad
» Ertügrül Gazı
» Sultan Yıldırım Bayezid Han
» Sultan Murad-ı Hüdavendigar

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Online-Bilgi Yardımı :: Eğitim-Öğretim :: Tarih-
Buraya geçin: