Gizli Paylaşım Projeleri
Zamana ve mekana bağlı olarak
değişik şekillerle ortaya çıkan ve tarif edilen “Şark Meselesi”nin
temelinde Hıristiyan-Türk veya Avrupa-Türk münasebetleri yatmaktadır.
Uzun yıllar Avrupa’yı meşgul eden Şark Meselesi’nin bilhassa ikinci ve
son safhası olarak nitelendirebileceğimiz kısmı Osmanlı Devleti’nin
yıkılışına kadar devam etmiştir. Bu son safhada Avrupalılar taarruz
eden, Türkler ise savunma yapan taraflar olmuştur. Şark Meselesi’nin bu
ikinci aşamasında Avrupa, şu gayelere ulaşmaya çalışmıştır:
1.
Balkanlardaki Hıristiyan milletleri Osmanlı hakimiyetinden kurtarmak,
2.
Osmanlı Devleti içindeki Hıristiyanlar için reform istemek ve onların
lehine Osmanlı Hükümeti nezdinde müdahalelerde bulunmak,
3.
Türkleri Balkanlardan atmak,
4. Osmanlı Devleti’nin Asya
toprakları üzerinde yaşayan Hıristiyan azınlıklar lehine reformlar
yaptırmak, muhtariyetler elde ettirmek ve mümkünse istiklallerine
kavuşturmak,
5. Anadolu’yu parçalamak ve Türkleri buradan
çıkarmak.
Türkleri Balkanlardan atma konusunda büyük ölçüde
başarılı olan Batılı devletler, artık oyunun son perdesi olan İstanbul’u
almak ve Anadolu’yu paylaşmak için 20. yy.’ın başlarında faaliyetlerini
artırmışlardı.
Osmanlı devleti üzerinde yayılmacı emelleri olan
dört büyük devlet “İngiltere, Fransa, Rusya ve İngiltere”, ilk defa I.
Dünya Savaşı’nda aynı ittifakın içinde yer almışlardı. Üstelik bölmek,
parçalamak ve topraklarına sahip olmak istedikleri Osmanlı Devleti karşı
ittifakta yer almış ve savaşa girmişti. İşte bu nedenle, I. Dünya
Savaşı yıllarında “İtilâf devletleri”ni oluşturan İngiltere, Fransa,
Rusya ve İtalya değişik tarihlerde bir araya gelerek Osmanlı Devleti’ni
paylaşmayı amaçlayan projeleri ele almışlar ve bunları birer antlaşmaya
dönüştürmüşlerdi. Bu antlaşmalar şunlardır:
2.5.1. İstanbul
Antlaşması
İngiltere ve Fransa’nın 1915 yılı başında Çanakkale’yi
geçmek istedikleri günlerde, Boğazların ve İstanbul’un elden
gideceğinden endişelenen Rusya harekete geçti. Müttefikleri üzerindeki
baskılarıyla Rusya, 4 Mart-10 Nisan 1915 tarihleri arasında beş haftalık
bir süre içinde, İngiltere ve Fransa ile yazışmalar yoluyla
haberleşerek, bir metne dayanmayan antlaşmalar demetini ortaya çıkarmayı
başardı.
Bir aylık bir haberleşme ve yazışma yoluyla gerçekleşen
bu ilk gizli antlaşmaya göre; İngiltere ve Fransa, İstanbul ve
Çanakkale Boğazları ile, Marmara Denizi’nin batı kıyıları, Midye-Enez
çizgisine kadar Batı Trakya, İstanbul Boğazı’nın doğu kısmı, İzmit
Körfezi’nin bir kısmı ile Marmara Denizi’ndeki adaların Rusya’ya
verilmesini kabul ediyorlardı. İmroz ve Bozcaada konusunda da Rusya’ya
danışıl-madan herhangi bir karar almayacaklarını taahhüt ediyorlardı.
Ruslar
da, İngiltere’nin Asya Türkiyesi’ndeki özel haklarını, ayrıca Osmanlı
hakimiyetinden ayrılacak Arap ülkelerinin istiklâllerini
tanıyacaklarını, Fransızların İskenderun Körfezi ve Toroslar’a kadar
Kilikya dahil olmak üzere Suriye’yi ilhak etmesini kabul edeceğini
bildiriyordu.
Tarafların birbirlerinin taleplerini kabul etmeleri
üzerine antlaşma imzalanmıştı.
2.5.2. Londra Antlaşması
İtilâf
devletleri, İtalya’yı müttefik olarak yanlarında savaşa sokmak
amacıyla, 26 Nisan 1915’de Londra’da yapılan antlaşmalarla Osmanlı
Devleti topraklarından pay verdiler. Buna göre; İtalya’ya Antalya
havalisi verildi ve İtalya 20 Mayıs 1915’te Avusturya’ya savaş ilân
etti. Çanakkale savaşlarının yoğunlaştığı günlerde ise, yani Ağustos
1915’te Almanya ve Osmanlı Devleti’ne savaş açtı. Bu antlaşma ile
müttefikleri, İtalya’nın Trablusgarp’i ve 12 Ada’yı ilhak etmesini de
kabul ettiklerini açıklamışlardı.
2.5.3. Sykes-Picot Antlaşması
İngiltere
Hükümeti Mısır Genel Valisi Mc Mahon’un Mekke Emiri Hüseyin’le kurduğu
münasebet ve sağlanan mutabakattan sonra, Osmanlı Devleti üzerindeki
İngiliz ve Fransız menfaatlerinin görüşül-mesini istemiştir. İngiltere
adına Sir Mark Sykes ile Fransa adına Charles François Georges-Picot
arasında yapılan görüşmeler sonunda, Şubat 1916’da Arap vilayetlerinin
paylaşılması konusunda bir antlaşmaya varıldı. Mart 1916’da İngiliz ve
Fransız temsilciler Rusya’ya giderek, Rus Dışişleri Bakanı Sazannof’la
görüşmeler yaptılar. Bu görüşmeler sonunda Rusya da bu antlaşmaya dahil
oldu ve “Sykes-Picot” antlaşması imzalandı.
Bu antlaşma; esas
itibarıyla, Osmanlı Devleti’nin Asya’daki topraklarının paylaşılmasını
öngörüyordu. Buna göre; antlaşmaya taraf olan Rusya Erzurum, Van, Bitlis
vilayetleri ile Güneydoğu Anadolu’nun bir kısmını, İngiltere
Mezopotamya’nın tamamı ile, bütün Akka ve Hayfa limanlarını, Fransa’da
Suriye kıyıları, Kilikya bölgesini, Harput ve havalisini alacaklardı.
İngiliz ve Fransız nüfuz bölgelerinde bir Arap devleti veya
konfederasyonu kurulacak, Filistin milletlerarası bir idareye tabi
tutulacaktı.
İngiltere, Fransa ve Rusya kendi aralarındaki bu
antlaşmayı Eylül 1916’da İtalya’ya bildirmişlerdi. Bunun üzerine İtalyan
Hükümeti, kendilerine daha önce bırakılmış olan toprakların Fransa’nın
payına düşenden daha az olduğunu ileri sürerek İzmir ve Mersin’in de
nüfuz bölgesi olarak verilmesini istediler.
İtalya’nın bu
isteğine Ruslar, İzmir’i ele geçiren İtalya’nın karadan ve denizden
Çanakkale Boğazı’nı kontrol edeceği endişesiyle karşı çıktılar.
İngiltere de İzmir’in İtalyanlara verilmesini istemiyordu. Fransızlar da
Mersin’in İtalyanlara verilmesini uygun görmüyorlardı.
2.5.4.
Saint Jean de Maurienne Antlaşması
Sykes-Picot Antlaşması’nın
İtalya tarafından öğrenilmesinden sonra; İtalya, İtilâf devletlerinin
kendi aralarında imzaladıkları gizli antlaşmaların kendisine
açıklanmasını istedi. 1915’te Londra’da imzalanan antlaşmaya açıklık
getirmek ve İtalya’nın kendi yanlarında savaşa devam etmesini teşvik
etmek amacıyla, İtilâf devletleri bir toplantı yapmaya karar verdiler.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]İngiltere,
Fransa, Rusya ve İtalya Başbakanları 19 Nisan 1917’de Saint Jean de
Maurienne kasabasında, İtalya’nın Doğu Akdeniz’deki menfaatlerini
görüşmeye başladılar. Görüşmeler safhasında temsilci göndermiş olan
Rusya, ihtilâl çıkması sebebiyle, Başbakanlar düzeyinde yapılan bu
toplantıya katılamamıştır. Yapılan görüşmelerden sonra, daha önceki
İtalyan taleplerinin yanında İzmir ve civarının da İtalyanlara
bırakılmasını İngiltere ve Fransa kabul etmişti. Ancak, antlaşmanın
Ruslar tarafından da imzalanması kaydını getirmişlerdi. Fakat, ‚arlık
Rusya’sı ihtilâl sonucu yıkılınca, Saint Jean de Mauirienne antlaşması,
taraflardan birinin imza koymaması yüzünden hükümsüz olarak kabul
edilecektir.
Nitekim, İngilizler bundan istifade ederek, savaş
sonrası Paris’te toplanan barış konferansında İzmir ve civarının
Yunanlılarca işgalini kararlaştıracaklardı.
2.5.5. Gizli
Antlaşmalarda Yunanistan’ın Durumu
İtilâf Devletleri’nin
Çanakkale Savaşlarını başlattığı günlerde, Yunan Başvekili Venizelos,
İngilizlere müracaat ederek “İzmir’in kendilerine verilmesi halinde”,
devam etmekte olan Çanakkale Muharebeleri’ne Yunanistan’ın İtilâf
Devletleri yanında katılacağını belirtti. İngiliz devlet adamları değil
İzmir’i, kendi ellerinde bulunan Kıbrıs’ı bile vererek Yunanlıları kendi
yanlarına çekmek istiyorlardı. Bu nedenle, Venizelos’un teklifini kabul
ettiler. Ancak, Rusya olayı öğrendiğinde buna karşı çıktı. Kendisine
verilecek olan İstanbul ve boğazların hemen yakınında, bu topraklar
üzerinde tarihi emelleri olan Yunanistan’ın bulunmasını istemedi. Sonra
İzmir’e yerleşen Yunanistan, Çanakkale Boğazı’nı karadan ve denizden
kontrol altında tutabilirdi. Bu da Rus çıkarlarına uygun düşmezdi. Bu
nedenle; Rusya’nın karşı çıkması ve Yunanistan’da Venizelos’un
iktidardan düşmesiyle bu girişim sonuçsuz kaldı.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Savaş
sonrasında İngiltere İzmir ve havalisinin Yunanistan’a verilmesi
konusunda Paris Barış Konferansı’nda yoğun bir çaba sarfetmiş ve
müttefiki Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri idarecilerini ikna etmiş
ve konferanstan İzmir ve civarının Yunanlılar tarafından işgal
edilmesiyle ilgili bir karar çıkarmıştır.
I. Dünya Savaşı İçinde
ve Sonrasında İngiltere’nin Gizli Paylaşım Projeleri Üzerinde Yaptığı
Değişiklikler
Birinci Dünya Savaşı başladığında İngiltere, savaş
sonrası için Osmanlı Devleti’nin Doğu Anadolu topraklarında bir Büyük
Ermenistan devleti kurdurmak niyetindeydi. Ancak Sykes-Picot görüşmeleri
esnasında Rusya İngilizlere başvurarak “Doğu Anadolu’da Trabzon,
Erzurum ve Van ile civarını Ermenilere veremeyeceğini, buraları
kendisinin almak istediğini” söyledi. Bu nedenle İngiltere, Ermenistan
devleti kurma konusunu bir süre ağzına almadı ve Ermenileri oyaladı.
Diğer
taraftan; Sykes-Picot antlaşmasıyla Irak’ı alacak olan İngiltere, Rusya
ile sınır komşusu olacaktı. Halbuki Rusya ile sınır komşusu olmak
İngiliz siyasetine aykırı idi. Bu nedenle İngiltere, kendisi ile Rusya
arasında bir küçük Ermenistan devleti veya bir küçük Kürdistan devleti
kurulması konusunu düşünmeye başladı. Bunun için de tıpkı Ermenileri
yaptığı gibi Kürtleri de tahrike başladı.
İngiltere’nin bu
bölgede sık sık siyaset değiştirmesi üzerine; bu kez de Fransa devreye
girerek, madem ki İngilizler Rusya ile sınır komşusu olmak istemiyor, o
halde Ermenistan ve Kürdistan devletlerini kurma düşüncesinden
vazgeçilmesi şartıyla Fransa’nın bu bölgeleri alabileceğini
belirtmişti. Bunun üzerine İngiltere, bir kez daha Kürdistan ve
Ermenistan kurulması fikrinden vazgeçti.
1917’de Rusya’daki
ihtilâl ile ‚arlık Rusya yıkılınca, bu kez İngiltere Doğu Anadolu’da bir
Büyük Ermenistan ve Güneydoğu Anadolu’da bir Kürdistan devletinin
kurulması projesini yeniden masa üzerine çıkarmıştı.
İngiltere’nin
Sykes-Picot Antlaşması’nda belirttiği “Osmanlı Devleti’nden ayrılacak
Arap toprakları üzerinde bir Arabistan Devleti kurmak düşüncesini terk
ettiği, bunun yerine böl parçala yönet veya yok et” politikasıyla çok
sayıda devlet kurdurmak ve bunları “mandater devlet” olarak yönetmeyi
düşündüğünü görüyoruz.
İngiltere’nin en son Osmanlı Devleti’ni
parçalama projesi şöyleydi :
Anadolu üzerinde; Türkiye,
Ermenistan, Kürdistan, Pontus Rum ve Boğazlar devletleri adlarıyla beş
devlet kurulacaktı . Ayrıca Fransa’ya, İtalya’ya ve Yunanistan’a nüfuz
bölgeleri verilmekteydi.
Orta Doğu ve Arabistan topraklarında
ise; Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, Ürdün, Suud, Hicaz, Yemen, Kuveyt,
Hadramut ve Umman olmak üzere on devlet kuruluyordu.