Online-Bilgi Yardımı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Online-Bilgi Yardımı

Online-Bilgi | Uzun Soluklu Paylaşım
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 ******'ün bağımsızlık tutkusu

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Teorim
Forum Admin
Teorim


Mesaj Sayısı : 540
Kayıt tarihi : 02/04/10
Nerden : Türkiye

Atatürk'ün bağımsızlık tutkusu Empty
MesajKonu: ******'ün bağımsızlık tutkusu   Atatürk'ün bağımsızlık tutkusu Icon_minitimeC.tesi Mayıs 22, 2010 3:13 pm

******'ün ve ******çülüğün önemini kavrayabilmek ve samimi
bir ******çü olabilmek için herşeyden önce O'nun hayatını incelemek,
neler yaptığını, neyi hangi düşünce ve ruh hali içerisinde
gerçekleştirdiğini iyi analiz etmek gerekir.

O'nun düşünce ve devrimlerinin temelini araştırdığımızda bunun ilk
olarak "tam bağımsızlık ve özgürlük" ilkesine dayandığı hemen göze
çarpmaktadır.

Mustafa Kemal daha henüz öğrencilik yıllarında bağımsız bir millet
olmadan çağdaş bir devletin kurulamayacağını anlamış ve özgürlüğün
olmadığı ortamda yaşamaktansa her türlü tehlikeye göğüs gererek bağımsız
bir millet için savaşmayı göze almıştır. Bu nedenle vatan topraklarını
işgal etmek isteyen güçlere karşı amansız bir mücadele vermiş, hiçbir
zaman Türk Milleti'nin iradesini bağlayacak yönetim şekillerine razı
olmamıştır. Başka ülkelerin boyunduruğu altına girmiş bir milletin
zamanla tarihten silineceğini bilerek, "Ben yaşayabilmek için mutlaka
müstakil bir milletin evladı kalmalıyım. Milli istiklal bence bir hayat
meselesidir" demiştir.

Askerlik yıllarında Suriye'de görevli iken gizlice geldiği Selanik'te,
Askeri Rüştiye öğretmenlerinden Hakkı Baha (Pars)'ın evinde
arkadaşlarıyla yaptığı bir toplantıda şunları söylemiştir: "...Millet
zulüm ve istibdat altında mahvoluyor. Hürriyet olmayan bir memlekette
ölüm ve izmihlal vardır. Her terakkinin ve kurtuluşun anası
hürriyettir."

Bu sözler daha o yıllarda Mustafa Kemal'in kurmayı tasarladığı devleti
neler üzerine inşa edeceğinin ilk işaretlerini veriyordu.

Mustafa Kemal "Ya istiklal ya ölüm" ifadesiyle hiçbir şekilde
vazgeçmeyeceğini gösterdiği bağımsızlığı öylesine içine sindirmişti ki,
"Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir" diyerek adeta onu
kendisinin bir parçası haline getirmişti.

******'ün bağımsızlık anlayışı sadece siyasi yönden bağımsızlığı değil
aynı zamanda askeri, ekonomik ve kültürel bağımsızlığı da içine
almıştır. O, tam bağımsızlıkla, kendi kendine yetebilen, savunmasından
teknolojisine, tarımından ekonomisine kadar her alanda dışarıya muhtaç
olmadan, hiçbir ödün vermek zorunda kalmadan ayakta durabilen bir yapıyı
kastetmiş ve şöyle demiştir: "İstiklal-i tam denildiği zaman, bittabi
siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, harsi ve ila ahiri her hususta
istiklal-i tam ve serbest-i tam demektir. Bu saydıklarımın herhangi
birinde istiklalden mahrumiyet, millet ve memleketin, manayı hakikisiyle
istiklalinden mahrumiyet demektir."

Yüksek dehasıyla gelecekte sadece siyasi yönden bağımsız olmanın yeterli
olamayacağını anlayan Ulu Önderimiz, türlü imkansızlıklara rağmen
ülkemizin ekonomik yönden de bağımsızlığını sağlayacak sanayi
hamlelerini başlatmış ve milletimizi ortak bir kültür potasında eritip
kaynaştırmak için milli bir kimlik oluşturma gayretlerini göstermiştir.

******'ün tam bağımsızlık anlayışının ne kadar isabetli olduğunu bugün
yaşadığımız dünyaya baktığımızda hemen gözlemleyebiliyoruz. Artık
ülkeler güçlerini savaş yoluyla başka devletlerin topraklarını işgal
ederek değil, uyguladıkları ekonomik ve kültürel politikalarla ortaya
koymakta ve bu şekilde milletlerin bağımsızlığını tehdit eder hale
gelmektedirler.

Ülkemizin böyle bir tehlikeden korunması, ancak ******'ün yıllar önce
ortaya koyduğu tam bağımsızlık anlayışını yürekten benimsemesi ve onun
yaptığı ve gösterdiği gerekleri kararlı şekilde uygulamasıyla mümkün
olacaktır.

Bağımsızlık gibi barış da ******'ün kişiliğinin önemli bir parçasıydı.
****** dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük askerlerinden biridir.
Yaşamının büyük bir kısmını cephelerde geçirmiş, bir askerin sahip
olabileceği en yüksek mevkide bulunmuş, en ağır sorumlulukları almıştır.
Ancak bu büyük asker aynı zamanda barışın önemini herkesten daha iyi
bilmektedir. Nitekim "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözleri onun barışı
yalnızca Türk Milleti'nin refahı için değil, bütün dünya milletlerinin
refahı ve huzuru için en önemli etken olarak gördüğünü ortaya
koymaktadır. ****** barışı, refaha ve saadete götüren yol olarak
isimlendirmektedir:

"Barış, ulusları refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur… Memleketimizi
her gün daha çok kuvvetlendirmek, her alanda her türlü ihtimallere
karşı koyacak bir halde bulundurmak ve dünya olaylarının bütün
safhalarını büyük bir uyanıklık içinde izlemek, barışsever siyasetimizin
dayanacağı esasların başlangıcıdır. " (******'ün Söylev ve Demeçler,
c.1, s.412)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
******'ün bağımsızlık tutkusu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ATATÜRKÜN İLERİ GÖRÜŞLÜLÜĞÜ
» ******ün Tabutunun Açıldığı Gün
» ******ün Amerikaya Seslenişi | Orjinal Video
» AtatÜrkÜn dİnİ hayati neden saklaniyor?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Online-Bilgi Yardımı :: Kültür - Sanat - Tarih - Biyografi - Şiir :: ****** Köşesi-
Buraya geçin: