Online-Bilgi Yardımı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Online-Bilgi Yardımı

Online-Bilgi | Uzun Soluklu Paylaşım
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 ****** ve İslam

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Teorim
Forum Admin
Teorim


Mesaj Sayısı : 540
Kayıt tarihi : 02/04/10
Nerden : Türkiye

Atatürk ve İslam Empty
MesajKonu: ****** ve İslam   Atatürk ve İslam Icon_minitimePerş. Mayıs 20, 2010 6:41 pm

ATATÜRK'ÜN İSLAMİYETE BAKIŞI

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
'Milletimiz din gibi kuvvetli bir fazilete
sahiptir. Bu fazileti hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından
çekip alamamıştır ve alamaz'
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


M.Kemal ******
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Atatürk'e
göre, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünü hazırlayan önemli sebeplerden
birisi İslamiyet'ten uzaklaşmaktı:
'Türkler' diyor ******, 'İslam oldukları halde, bozulmaya,
yoksulluğa, gerilemeye maruz kaldılar; geçmişin batıl alışkanlık ve
inançlarıyla İslamiyet'i karıştırdıkları ve bu suretle gerçek
İslamiyet'ten uzaklaştıkları için, kendilerini düşmanlarının esiri
yaptılar. Gerçek İslam'ın çok yüce, çok kıymetli gerçeklerini olduğu
gibi almamakta inatçı bulundular. İşte gerilememizin belli başlı
sebeplerini bu nokta teşkil ediyor...
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Evet, Türk insanının yaşadığı din gerçek İslam'dan uzak, hurafeler ve
batıl inançlar üzerine kurulu bir dindi. Bu din, Türkiye'yi karanlığa
götürüyordu. Bu gidişi durdurmanın tek çaresi vardı: Gerçek İslam'ın
halka anlatılması... Yani hurafeleri, batıl inançları içinde
barındırmayan, ******'ün, 'akla, fenne, ilme uygun...'[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dediği, dinin
özünü teşkil eden Kuran'ın anlatılması gerekiyordu. ****** bu amaçla
şunları söylüyordu:
Türkler, dinlerinin ne olduğunu bilmiyorlar. Bunun için Kuran, Türkçe
olmalıdır.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne
dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor.
Benim maksadım; arkasında koştuğu Kitap'ta neler olduğunu Türk anlasın.

[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
******, Kuran'a olan bağlılığını onu 'Kitab-ı Ekmel' yani (En Mükemmel
Kitap)[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] diye
tanımlayarak dile getiriyordu. Dolmabahçe Sarayı ve Çankaya Köşkü'ne
hafızları çağırtarak sık sık Kuran okutmuş, ayetler üzerinde
incelemelerde bulunmuş ve hafızlarla meal ve tefsir konularında fikir
alış verişinde bulunmuştu.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]****** özel sohbetlerinde pek çok kez dindar olmanın
gerekliliğinden, Peygamber Efendimiz'in hayatından, Asr-ı Saadet ve
Hülefayı Raşidin (dört halife) dönemlerinden, dinimizin yüceliğinden,
Allah'ın kudretinden söz etmiştir. İslam Dininin son ve mükemmel din,
Peygamberimiz (sav)'in de son peygamber olduğunu her fırsatta vurgulayan
******, ulusuna da dindar olmayı, dinini öğrenmeyi öğütlemiştir.
Din eğitiminin öneminin de farkında olan ******, bu eğitimin okullarda
verilmesi gerektiğini şu sözleriyle ifade etmiştir:
Her fert din ve diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır.
Orası mekteptir. Fakat nasıl ki her hususta yüksek mektep ve ihtisas
sahipleri yetiştirmek lazımsa, dinimizin hakikatini tetkik, tetebbu ilmi
ve fenni kudretine sahip olacak güzide ve hakiki ulema yetiştirecek
yüksek müesseselere sahip olmalıyız.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.][Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

******, dinimizin akıl ve mantığa uygun olduğunu da aşağıdaki
sözleriyle belirtmiştir:
Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü
ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir
edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa halkın menfaatine uygundur;
biliniz ki o bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa,
milletin menfaatine, İslam'ın menfaatine uygunsa kimseye sormayın. O şey
dinidir. Eğer bizim dinimiz aklın mantığın uyduğu bir din olmasaydı
mükemmel olmazdı, son din olmazdı.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
İslam Dini hakkında bu kadar güzel fikirlere sahip olan ve her ortamda
bu düşüncelerini dile getiren ******, açıktır ki Allah'tan korkan,
Allah'ın emirlerini elinden geldiği kadar yerine getirmeye çalışan bir
Müslümandı.

******; Peygamber Efendimizi çok iyi tanımış, onun üstün özelliklerini
çeşitli vesilelerle anlatmıştır:
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]O, Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. O'nun izinde bugün
milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir; fakat sonuca kadar
O, ölümsüzdür.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Tarih, hakikatleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim
olmalıdır. Bu küçük harbte bile askerî dehâsı kadar siyasî görüşüyle de
yükselen bir insanı, cezbeli bir derviş gibi tasvire yeltenen cahil
serseriler, bizim tarih çalışmamıza katılamazlar. Hz. Muhammed (sav) bu
harb sonunda çevresindekilerin direnmelerini yenerek ve kendisinin
yaralı olmasına bakmayarak, galip düşmanı takibe kalkışmamış olsaydı,
bugün yeryüzünde Müslümanlık diye bir varlık görülemezdi.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
'O'nun hak peygamber olduğundan şüphe edenler, şu haritaya baksınlar
ve Bedir destanını okusunlar.

Hz. Muhammed (sav)'in bir avuç imanlı Müslümanla mahşer gibi
kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir'de
kazandığı zafer, fani insanların karı değildir; O'nun peygamber
olduğunun en kuvvetli işareti işte bu savaştır.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
******'ün Hz. Muhammed (sav)'e duyulacak sevgiyi tarif ettiği sözleri
ise şöyledir:
Büyük bir inkılap yapan Hazreti Muhammed (sav)'e karşı beslenilen
sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli
edebilir.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

İslam Dininin son ve mükemmel din,
Peygamberimiz (sav)'in de son peygamber olduğunu her fırsatta vurgulayan
******, ulusuna da dindar olmayı, dinini öğrenmeyi öğütlemiştir.

SAMİMİ BİR DİNDAR ATATÜRK

ATATÜRK'ÜN DİNDAR KİŞİLİĞİ
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Vefatından
bu yana ****** hakkında pek çok yazı ve eser kaleme alınmış,
konferanslar ve toplantılar düzenlenmiş, çeşitli yorum ve
değerlendirmeler yapılmıştır. Şüphesiz ******; tarihin şahit olduğu en
büyük komutan ve devlet adamlarından biridir. Bunu tüm dünya kabul
etmektedir.
******'ün saydığımız bu özellikleri, aslında onu tanımak için yeterli
unsurlardır. Ancak ******'ün, bütün bu üstün özelliklerinin yanı sıra
hayatında ve davranışlarında önemli yer tutan, onun sosyal yönünü ve
karakterini belirleyen İslam ahlakından kaynaklanan pek çok özelliği
bulunmaktadır. Tevazusu, hoşgörüsü, barışçı ve uzlaşmacı kişiliği,
duygusallıktan uzak, akılcı yapısı, ahlak anlayışı, dinine karşı olan
hassasiyeti, kararlılığı, giyim ve kuşamına, temizlik ve bakımına, sanat
ve estetiğe verdiği önemi bunlar arasında sayabiliriz.
Sadece TBMM'nin açılışı için hazırlattığı bildiri ya da Balıkesir'de
verdiği hutbe bile, tek başına ******'ün dindar kişiliğini gözler önüne
sermek için yeterlidir.



TBMM'nin
Açılış Bildirisi

Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 Cuma günü açılmıştır. Bu açılışın 21
Nisan 1920'de tüm Türkiye'ye gönderilen bildirgesi, bildirgeyi kaleme
alan ******'ün samimi dindarlığını açıkça gözler önüne seren tarihi bir
belge niteliğindedir:[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

1. Allah'ın yardımıyla 23 Nisan Cuma günü, Cuma namazından
sonra Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.

2. Vatanın bağımsızlığı, yüksek halifelik ve saltanat
makamının kurtarılması gibi çok önemli vazifeleri olan Meclisin açılış
gününü, Cumaya tesadüf ettirmekten maksat, o günün kutsallığından
faydalanmak ve açılmadan önce sayın milletvekilleriyle Hacı Bayram
Camii'nde Cuma namazı kılmak, Kuran ve namazın nurlarından
faydalanmaktır. Namazdan sonra Peygamberimiz (sav)'in sakalı ve sancağı
el üstünde olduğu halde Meclis binasına gidilecektir. Camiden buraya
kadar olan merasim için Kolordu Komutanlığı'nca özel olarak askeri
tertibat alınacaktır.

3. O günün kutsallığını güçlendirmek için bugünden başlayarak
valiliklerde, vali beyefendinin düzenlemesiyle hatim indirilecek,
muhayiri şerif okunacaktır. Hatmin son kısımları Cuma namazından sonra
Meclis binası önünde tamamlanacaktır.


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
1. Türkiye Büyük Millet Meclisi binası
4. Kutsal ve yaralı vatanımızın her köşesinde aynı biçimde
bugünden başlanarak muhari ve hatm-i şerif okutularak Cuma günü ezandan
önce selavat verilecek ve hutbede halife padişahımızın adı söylenirken,
padişahımızın ve topraklarımızın bir an önce kurtuluşu ve mutluluğa
erişmesi için dua edilecektir. Cuma namazı kılındıktan sonra hatim duası
yapılarak yüce halifelik ve saltanat makamının ve bütün yurdun
kurtulması uğrundaki milli çalışmaların kutsallığı ve milletin her
bireyinin kendi temsilcilerinden oluşan Büyük Millet Meclisi'nin
vereceği vatan görevlerini yerine getirmesine ilişkin vaazlar
verilecektir. Sonunda halife ve padişahımızın, din ve devletimizin,
vatan ve milletimizin kurtuluşu, mutluluğu ve bağımsızlığı için dua
edilecektir.


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
******, Türkiye Büyük Millet Meclisi balkonunda
milletvekilleriyle birlikte. (11 Ocak 1921)

Bu dini ve vatani törenin arkasından camilerden çıkıldıktan sonra
bütün yurtta hükümet konaklarına gelinerek Meclisin açılmasından dolayı
kutlama yapılacaktır. Her tarafta Cuma namazından önce Mevlid-i Şerif
okunacaktır.

5. Yüce Allah'tan tam başarı dileriz."
Beş maddeden oluşan bu bildirgenin her maddesi ******'ün samimi, dindar
kişiliğinin açık birer ifadesidir.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

'... Halbuki Elhamdülillah, hepimiz Müslümanız, hepimiz dindarız....'
(16 Mart 1923, Adana Türk Ocağı, esnaf ve sanatkarlarla toplantı)
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Balıkesir Hutbesi

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
****** bütün yaşamını cephelerde mücadele etmekle
geçirmiş, Kurtuluş Savaşı'na tek başına yön vermiş, Türk Ordusunun
başına geçmiş ve büyük bir zafere imza atmış büyük bir komutandır.

******'ün din konusundaki samimiyetini ve dinine olan bağlılığını
ortaya koyan diğer bir tarihi delil de onun çıktığı bir yurt gezisi
sırasında Balıkesir'de vermiş olduğu hutbedir. ******, bu hutbeyi, 7
Şubat 1923 tarihinde Zağanos Paşa Camii'nde vermiştir:
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Ey Millet! Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah'ın
selameti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz
Hazretleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe,
memur ve Resul olmuştur. Koyduğu esas kanunlar cümlemizce malumdur ki,
Kuran-ı Azimüşşan'daki ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhunu vermiş olan
dinimiz son dindir. Ekmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, hakikate
uymamış olsaydı, bununla diğer İlahi ve tabii kanunlar arasında
aykırılıklar olması gerekirdi. Çünkü bütün İlahi kanunları yapan Cenab-ı
Hak'tır.

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber mesaisinde iki dara yani
iki haneye malik bulunuyordu. Biri kendi hanesi, diğeri Allah'ın evi
idi. Millet işlerini Allah'ın evinde yapardı.

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Efendiler... camiler; ibadet ve itaatle beraber din ve
dünya için neler yapmak gerektiğini düşünmek, yani meşveret için
yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihni, başlı başına faaliyette
bulunmak elzemdir.

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]İşte bizim burada din ve dünya için, istikbal ve
istiklalimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi
düşüncemi söylemek istemiyorum. Milli emelleri, milli iradeyi yalnız bir
şahsın düşüncesinden değil, bütün millet fertlerinin arzularının,
emellerinin bilinmesi neticesinden çıkarmak gerekir. Binaenaleyh benden
ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim.

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]... Efendiler! Hutbe demek halka hitap etmek, yani söz
söylemek demektir. Hutbenin manası budur. Hutbe denildiği zaman bundan
birtakım manalar ve mefhumlar çıkarılmamalıdır. Hutbeyi irad eden
hatiptir. Yani söz söyleyen demektir. Biliyoruz ki, Hazreti Peygamber
zaman-ı saadetlerinde hutbeyi kendileri verirlerdi.

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Gerek Peygamber Efendimiz gerekse Hulefayı Raşidin'in
hutbelerini okuyacak olursanız görürsünüz ki, gerek peygamberin gerekse
Hulefayı Raşidin'in söylediği şeyler, o günün meseleleridir. O günün
askeri, idari, mali, siyasi ve içtimai konularıdır.

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]İslam ümmeti çoğalıp, İslam memleketleri genişlemeye
başlayınca, Cenab-ı Peygamber ve Hulefayı Raşidin'in hutbeyi her yerde
bizzat kendilerinin irad etmelerine imkan olmadığından halka söylemek
istedikleri şeyleri bildirmeye birtakım zevatı memur etmişlerdir. Bunlar
herhalde ileri gelenlerin en büyüğü idi.


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
******'ün önderliğinde yürütülen ve büyük bir zaferle
neticelenen Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında, Türk Milleti'nin inançlı
tavrının çok büyük bir rolü olmuştur. Genç-yaşlı demeden büyük
fedakarlıklar gösteren Türk insanı, vatanın müdafasına önemli bir
katkıda bulunmuştur. Üstteki resimde Kurtuluş Savaşı sırasında Ankara'da
askeri bir fabrikada mermi yapan, ninesi ve torunlarıyla fedakar Türk
kadınları görülüyor.
(sağda üstte resim) Kurtuluş Savaşı'nda Cephane Taşıyan Kadınlar, Halil
Dikmen (Ankara Resim ve Heykel Müzesi, 1933)
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Vatana, millete hizmet edenleri daima takdir eden
******, Milli Mücadele'yi destekleyen Amasya Müftüsü Kamil Efendi ile
görüşürken, 22 Kasım 1930
(sağ alt resim) Köyün Geriye Alınması, Sami Yetik (İstanbul Askeri Müze,
1934)




[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Onlar cami-i şerifte ve meydanlarda ortaya
çıkar, halkı aydınlatmak ve doğru yolu göstermek için ne söylemek
gerekiyorsa söylerlerdi. Bu tarzın devam edebilmesi için bir şart
lazımdı. O da milletin reisi olan zatın halka doğruları söylemesi ve
halkı aydınlatması; halkı, umumi ahvalden haberdar etmek son derece
ehemmiyetlidir. Çünkü herşey açık söylendiği zaman halkın dimağı
faaliyet halinde bulunacak, iyi şeyleri yapacak ve milletin zararına
olan şeyleri reddederek, şunun veya bunun arkasından gitmeyecektir...


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sivas Kongresi sırasında milli teşkilatlanmaya destek
olan Sivas Kadısı Hasbi ve Erzincanlı Şeyh Fevzi Efendilerle

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Hutbeden maksat, halkın aydınlatılması ve doğru
yolun gösterilmesidir. Başka şey değildir. Yüz, iki yüz, hatta bin sene
evvelki hutbeleri okumak, insanları cehl ve gaflet içinde bırakmak
demektir. Hutbeyi okuyanın her halde halkın kullandığı dili kullanması
lazımdır. Geçen sene BMM'de irad ettiğim bir nutukta demiştim ki:
'Minberler halkın dimağları, vicdanları için bir feyz menbaı, bir nur
menbaı olmuştur.' Böyle olabilmesi için minberlerde aksedecek sözlerin
bilinmesi ve anlaşılması, fenni ve ilmi hakikatlere uygun olması
lazımdır. Hatiplerin siyasi, içtimai ve medeni ahvali her gün takip
etmeleri zaruridir. Bunlar bilinmediği takdirde halka yanlış telkinler
verilmiş olur. Binaenaleyh hutbeler tamamen Türkçe ve zamanın icaplarına
uygun olacaktır.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

******'ün dindarlığının önemli bir göstergesi de; elbette ki vatanın
müdaafası için verdiği mücadelesidir.
****** bütün yaşamını cephelerde mücadele etmekle geçirmiş, Kurtuluş
Savaşı'na tek başına yön vermiş, Türk Ordusunun başına geçmiş ve büyük
bir zafere imza atmış büyük bir komutandır.
İslam yurdu olan güzel vatanımızın düşmanın eline geçmemesi için herşeyi
göze almış ve yıllarca mücadele etmiştir. ******'ün önderliğinde
yürütülen Kurtuluş Savaşı'nı büyük bir inançla gerçekleştiren Türk
Milleti'nin tavrı, aşağıdaki Kuran ayetiyle büyük bir uyum içindedir:
Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin.
Elbette Allah aşırı gidenleri sevmez. (Bakara Suresi, 190)


******'ün Günlüğünden Bazı Notlar
Mücadelesinde destek ve yardımı her zaman Allah'tan isteyen ******, her
fırsatta Kuran okutup dua etmeye önem vermiştir. Üstelik bu konuyla
ilgili deliller ******'ün kendi el yazısıyladır. Gençliğinden itibaren
günlük tutma alışkanlığı olan ve bu alışkanlığını Büyük Taarruz
döneminde de sürdüren ******'ün notları, bize onun samimi inancını
gösteren önemli delillerdendir. Aşağıda ******'ün günlüğünden konumuzla
ilgili bazı bölümleri aktarıyoruz :

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Mücadelesinde destek ve yardımı her zaman Allah'tan
isteyen ******, her fırsatta Kuran okutup dua etmeye önem vermiştir.
Resimde ordularımızın muzafferiyeti için TBMMönünde Abdullah Azmi Efendi
tarafından okunan dua görülüyor. (28 Mayıs 1922)

9 Mart 1922, Perşembe - Sivrihisar
Saat 8'e doğru (akşam) İsmet Paşa geldi. Evvela yemek. Yemekten sonra
10 Mart için program kararlaştırıldı. Siyasi durum hakkında... bilgi
verdim. Ondan sonra hafıza Kur'an okuttuk.

10 Mart 1922, Cuma - Aziziye
Saat 5 (akşam) Aziziye, yorgunluk hissettim... Bir saat kadar uyudum.
Sonra vücudumu süngerle sildim. Yeterli istirahat etmiştim. İsmet,
Yakup Şevki ve Selahattin Paşalar gelmişlerdi. Beraber yemek yedik. Bazı
telgraflar gelmişti, gördüm. Hafıza Kur'an okuttum. Saat 10'da
gittiler. Benim notları yazıyorum. Biraz kitap okuduktan sonra
yatacağım. Yarınki planımız üç tümenin teftişidir.

17 Mart Cuma - Akşehir
Tayyare bölüğünü teftiş. Fazıl Bey ve diğer bir pilot uçtu.
Fransızlardan alınan 14 tayyare Adana'ya gelmişti... İki tayyare uçurmak
istedik. Motorları işletmek güç oldu. Biri uçabildi.

Karargaha dönüş. Saat 8'e kadar yalnız kaldım. Mustafa Abdülhalik Bey
geldi. Hafıza Kur'an okuttuk. İsmet Paşa da geldi. Yemekten
sonra gittiler.


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Ankara Vilayet Konağı kapısının önünde Nevşehirli Hasan
Fehmi Efendi tarafından yapılan duayı dinlerken (27 Aralık 1919)
TBMM önünde Ramazan Bayramı münasebetiyle ordularımızın başarısı için
yapılan dua ve bayram merasimi (6 Mayıs 1920)

20 Mart Pazartesi-Akşehir
Müdafaa-i Hukuk heyeti, İhsan, Fahrettin Paşalar geldi.
İhsan Paşa (Ali İhsan Sabis) şikayet etti. Haksızdır. Açık konuştum.
Otomobille gezdim. İsmet Paşa'ya gittim. Beraber bize geldik. Fahrettin
(Altay) Paşa ve kurmayını yemeğe davet etmiştim. Hafıza Kur'an
okuttuk.

24 Mart Cuma - Akşehir
Mütareke teklifini Celal Bey bildirdi. Cuma namazında hafız
Ulucami'de mevlüt okudu
... Gece yarısından sonra saat 5'e (sabah)
kadar Ankara'da Bakanlar Kurulu ile görüşme yaptım..."
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
****** Çanakkale Savaşı'nın başarıya ulaşmasının
nedeni olarak Allah'a ve dine olan
bağlılığı göstermektedir
Çanakkale muharebelerinde ******'ün emrinde çarpışan, daha sonra
****** Anafartalar Grup Komutanı olunca onun yerine 19. Tümen Komutanı
olan Albay Şefik Aker, tarihi bir anısını şöyle anlatır:
8/9 Ağustos (1915) gecesi bana 19. Fırka Komutanlığı'nı teslim edip
Anafartalar Grubu Komutanlığı'na idareye giderken, ****** benim sol
yanımda idi. Ağzından çıkan bir fısıltı dikkatimi çekti. O'nun selamet
ve başarı için Allah'a fısıltı ile niyazda bulunduğunu görmüş ve
anlamıştım.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Anafartalar Grubu Komutanı ****** muharebe
arkadaşlarıyla.

******'ün bu güzel tavrı, 'Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi
yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız'
bırakacak olursa, ondan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse
müminler yalnızca Allah'a tevekkül etsinler.' (Al-i İmran Suresi, 160)

ayetinde tarif edilen mümin karakterinin güzel bir örneğidir.
Çanakkale Savaşı sırasında kahraman ordumuzun da manevi gücüyle ayakta
kaldığını gören ******, askerlerimizin kararlılıklarını şöyle
belirtmiştir:
Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir fütur
(yılgınlık) bile göstermiyor; sarsılmak yok! Okumak bilenler ellerinde
Kuran'ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler, kelime-i
şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerlerindeki ruh kuvvetini
gösteren, şaşılacak ve övülecek bir misaldir. Emin olmalısınız ki,
Çanakkale Muharebesi'ni kazandıran bu yüksek ruhtur.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Bu iman vesilesiyledir ki, Türk Ordusu Çanakkale'de 250 bin şehit
vermesine rağmen en ufak bir gerileme ve sarsılma göstermeden kahramanca
mücadele etmiştir. Çanakkale'de şehit ve gazi olan askerlerimizin bu
üstün ahlakı, aşağıdaki Kuran ayetinin de bir tecellisidir:
Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman,
dayanıklık gösterin ve Allah'ı çokca zikredin. Ki kurtuluş (felah)
bulasınız. (Enfal Suresi, 45)

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Allah'tan başkasından korkmayan ve şehit olmayı en yüksek
mertebe kabul eden Atamız, aynı duyguları ordumuza da aşılamıştır.
Üstte Büyük Taarruz'a hazırlanan askeri birliklerin TBMM önündeki geçit
töreni görülüyor.

****** de, şehadeti ve gaziliği en büyük onur ve en yüce makam bilen
kahraman Türk Ordusuna şu sözlerle hitap etmiştir:
Türk Ordusu! Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz,
daha sağlam askere rast gelinmemiştir. Her zaferin mayası sendedir. Her
zaferin en büyük payı senindir. Kanaatinle, imanınla, itaatinle hiçbir
korkunun yıldırmadığı demir gibi temiz kalbinle düşmanı sonunda alt eden
büyük gayretin için gönül borcumu ve teşekkürümü söylemeyi kendime aziz
bir borç bilirim.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Allah'tan başkasından korkmayan ve şehit olmayı en yüksek mertebe kabul
eden Atamız, aynı duyguları ordumuza da aşılamıştır. Bir Kuran ayetinde
iman edenlerin bu güzel özelliklerine şöyle dikkat çekilir:
'Onlar, kendilerine insanlar: "Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık
onlardan korkun"dedikleri halde imanları artanlar ve: "Allah bize yeter,
O ne güzel vekildir"diyenlerdir.' (Al-i İmran Suresi, 173)
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman,
dayanıklık gösterin ve Allah'ı çokca zikredin.
Ki kurtuluş (felah) bulasınız.
(Enfal Suresi, 45)
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
******'ün
İslam'da Vicdan Özgürlüğü
Konusundaki Yorumu

İslamiyet insanları din ahlakına uymaya çağırır. Kabul edenin mükafatı
veya kabul etmeyenin cezası Allah katındadır. Müslümanlara bu konuda
düşen görev, sadece insanları Allah yoluna çağırmaktır. Uyup uymamak
kişinin kendi seçimidir. ******'ün bu konuyla ilgili olan şu sözleri,
Kuran ahlakına tamamen uymaktadır:
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta
serbesttir. Biz, dine saygı gösteririz. Düşünce ve tefekküre muhalif
değiliz. Biz sadece din işlerini millet ve devlet işleriyle
karıştırmamaya çalışıyor, kasde ve fiile dayanan taassupkar
hareketlerden sakınıyoruz.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin
kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur.



M. Kemal ******
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]******'ün söz konusu laiklik tarifi İslam'ın
ruhuna ve amacına tamamen uygundur. Kuran-ı Kerim'de, bir kimsenin dini
kabul etmesinin kendi kararı olacağı, dini kabul etmezse bunun için
kendisine zorlama yapılamayacağı şöyle bildirilir:
Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan
apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o,
sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah,
işitendir, bilendir. (Bakara Suresi, 256)


Bilime
Verdiği Önem

******'ün önem verdiği ve savunduğu kavramların dinimizle olan uyumunu
hemen her alanda görmek mümkündür. ******'ün bilim konusundaki
yaklaşımı bunun bir başka örneğidir. ******, "İlim ve fen nerede ise
oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen
için kayıt ve şart yoktur"derken [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.], aslında
Peygamberimiz (sav)'in asırlar öncesinde söylediği "ilim Çin'de bile
olsa alınız" buyruğuyla tamamen paralel bir prensip ortaya koymuştur.

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
******, dünya çapında yabancı bilim adamlarının
katıldığı milletlerarası toplantılara katılırdı. Yukarıda bu
şahsiyetlerle bir sohbet sırasında görülüyor. Karşısındaki hanım, manevi
kızlarından Prof. Dr. Afet İnan, yanındaki de onun hocası İsviçreli
Tarih Profesörü Eugene Piccard'dır.

İslam'da bilime verilen önem Kuran'da açıkça belirtilmektedir. Kuran
ayetlerinde Allah; insanları düşünmeye, incelemeye ve araştırmaya
çağırır. Bir ayette şöyle buyrulur:
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda
gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde,
Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği
suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde,
gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde
düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Bakara Suresi, 164)
Gerek gökyüzü, gerek yeryüzü, gerekse bu ikisi arasında yaşayan
canlılara baktığımızda her birinin kendilerini var eden Yaratıcı'nın
varlığını tasdik ettiğini görürüz. Evreni ve içindeki tüm varlıkları
incelemenin ve Allah'ın yaratmasındaki sanatı keşfedip insanlığa
açıklamanın yolu "bilim"dir. Dolayısıyla İslam Dini, bilimi Allah'ın
yaratışındaki detaylara ulaşmada bir yol olarak benimser ve bu nedenle
bilimi teşvik eder. ******'ün bilime verdiği önem, bu manada
anlaşılmalıdır.


******'ün
Kuran Ahlakına Uygun Kişiliği

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]******'ü, askeri dehasının ve
devlet adamı vasfının yanısıra insan olarak da ön plana çıkartan birçok
önemli özelliği vardır. Bu özellikler incelendiğinde ise; ******'ün
ahlakının Kuran ahlakına pek çok yönüyle mutabık olduğunu rahatlıkla
görebiliriz. ******'ün yakın arkadaşı, TBMM'nin Gaziantep vekili Kılıç
Ali Paşa, ******'ün müşfik, anlayışlı ve kibar kişiliğini şöyle
özetlemiştir:
******, çok müşfik, çok ince, çok vefakar bir adamdı. Vefasızlara,
vefasızlıklara karşı son derece gücenir ve üzüntü duyardı. Yakınlarının,
sevdiklerinin hususi, hatta ailevi dertlerini dinler, adeta bir baba
şefkatiyle onlara çareler arar, onları teselli ederdi. İnsan onun
huzuruna çıkarak dertlerini döktükten sonra rahatlar, kalbi huzur
dolarak büyük bir ferahlık içinde yanından çıkardı. [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
İnsanları sabırla dinleyip, sorunlarının
çözümüne yardımcı olması ve karşılık beklemeden iyilikte bulunması
******'ün Kuran ahlakına uygun kişiliğinin birer yansımasıdır. Resimde
******, bir seyahati esnasında yaşlı bir hanımın derdini dinlerken
görülüyor.

******; çok sabırlı bir adamdı. Bazen sofrasında, kendisiyle
davetlileri arasında, mebuslarla, arkadaşlarıyla mücadele şekline
dökülen öyle münakaşalar olurdu ki, onun müsade ve müsamahasından cüret
alınarak gösterilen taşkınlıklara sabır ve tahammül gösterebilmek için,
ancak ve ancak Mustafa Kemal olmak lazımdı. Bu sabır ve tahammül ona
mahsus, ona yakışan bir meziyetti. [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art
arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde,
Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği
suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde,
gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde
düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Bakara Suresi, 164)


******'ün hassasiyetle üzerinde durduğu sabır, Allah'ın uygulamamızı
istediği önemli mümin özelliklerindendir. Sabretmenin önemi pek çok
Kuran ayetiyle bize bildirilmektedir. ******'ün diğer bazı ahlaki
özellikleri ise konuyla ilgili bir eserde şöyle anlatılır:
****** iki yüzlü, riyakar, dalkavuk insanlardan hoşlanmazdı. Hiç
kimsenin gammazlık etmesine, yahut birbiri aleyhinde dedikodu yapmasına
ve bu kabil bayağılıklara müsamaha etmezdi. Böyle bir hal vukua geldiği
takdirde, ilk fırsatta o iki insanı yüzleştirirdi. [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]



[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün
art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen
gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra
dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları
estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip
çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.
(Bakara Suresi, 164)
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Kuran ayetlerini incelediğimizde müminlerin şefkat,
merhamet, ince düşünce, vefa, sabır, dürüstlük, hoşgörülü olma ve
arkadan konuşmama gibi birçok güzel özelliğe sahip olduklarını görürüz.
Bu konularla ilgili ayetlerden bazılarında şöyle buyrulmaktadır:
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eziyet gelen
bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır,
yumuşak davranandır. (Bakara Suresi, 263)

İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak
yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.
(Lokman Suresi, 18)

Katımızdan ona bir sevgi duyarlılığı ve temizlik (de verdik). O, çok
takva sahibi biriydi. (Meryem Suresi, 13)

... Öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile
(vaz)geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever. (Al-i İmran Suresi, 134
)
Yine ******'ün hayatını anlatan kaynaklarda aktarıldığı üzere,
"******, sofrasında dedikodu mevzularının konuşulmasına da asla müsaade
etmezdi."[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ******'ün
bu tavrı da, Allah'ın insanlardan istediği Kuran ahlakına uygun bir
davranış tarzıdır. Bir ayette şöyle buyrulur:
Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden
biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz.
Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok
esirgeyendir. (Hucurat Suresi, 11-12)

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sofra, ******'ün karar ve düşüncelerinin bir nevi mihrak
noktası, müdavimlerinin ise adeta feyz kaynağı idi. Bu nedenle
******'ün sofrasında daima konuklar bulunur, devlet ve kültür sorunları
tartışılırdı.

****** gerek ailesinden gerekse yetiştiği okullardan Osmanlı kültürünü
öğrenmiş ve bu kültürün örnek özelliklerini üzerinde taşımış bir
kişiydi. Kendini yetiştirmeye çok önem veren, sürekli okuyan, yeni
fikirlere açık, nezih bir kişiliğe sahip olan ******, giyimine dikkat
eden, kuvvetli ve zinde bir insandı. Bulunduğu mekanların düzen ve
tertibi konusunda da titizlik gösterirdi. Sofra, ******'ün karar ve
düşüncelerinin bir nevi mihrak noktası, müdavimlerinin ise adeta feyz
kaynağı idi. ******'ün manevi kızı Sabiha Gökçen, ******'ün sofrasını
şöyle anlatır:
Şu bilinmelidir ki, Gazi Paşa'nın sofrası asla bir işret alemi yeri, bir
vakit geçirme, bir zaman öldürme yeri değildi. O, bu sofrayı adeta bir
okul haline sokmuştu. Dünya sorunlarının, yurt sorunlarının, ilmin,
felsefenin, sanatın, insanlık idealinin ve uygar Türk Ulusu'nun
geleceğinin sabahlara kadar tartışıldığı bir okuldu bu sofra...
Aydınlıklarla, iyi niyetlerle dolu bir sofra. [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Boş konuşmalardan hiç hoşlanmayan ******, diğer insanların da bu konuya
titizlik göstermelerine dikkat ederdi. Bu özelliğin de Kuran'da
belirtilen bir mümin vasfı olması dikkat çekicidir. Boş konuşmalar
-hiçbir amaca yönelik olmayan, insanları düşünceden, akıldan
uzaklaştıran sözler- karşısında müminlerin gösterdikleri asil tavır,
Kuran'da şöyle tarif edilir:
... Boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak
geçenlerdir. (Furkan Suresi, 72)

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Nezih bir kişiliğe sahip olan ******, giyimine dikkat
eden, kuvvetli ve zinde bir insandı.
****** , kendini yetiştirmeye çok önem veren, sürekli okuyan ve yeni
fikirlere daima açık bir kişiliğe sahipti.


bilgilerin tamamı için alttaki linke tıklayabilirsiniz. oldukça uzun
olduğu için bir kısmını aldım

kaynakça : [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
****** ve İslam
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Samimi Bir Dindar ; ****** ! [Laiklik Ve İslam]
» Türkiye’de ****** Düşmanlari Cirit Atarken çinliler ******’e Nasil Bakiyor?
» Ulu Önder ******'ün Soy Ağacı - ******'ün Soy Kütüğü
» 'O' An ATATÜRK
» Ali Poyrazoğlu ve ATATÜRK

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Online-Bilgi Yardımı :: Kültür - Sanat - Tarih - Biyografi - Şiir :: ****** Köşesi-
Buraya geçin: