Türkiye Cumhuriyeti, Anayasamız'da belirtildiği üzere "laik"bir
devlettir Laiklik tarihte ve günümüzde zaman zaman yanlış anlaşılmış ve
yanlış uygulanmış bir ilkedir Bu nedenle bu ilkeyi ve sonuçlarını
detaylı olarak incelemekte yarar vardır Öncelikle belirtmek gerekir ki,
laiklik ilkesinin temel amacı, toplumda inanç ve ibadet özgürlüğünü
tesis etmektir Laiklik, devletimizin vatandaşlarını bir dini benimseme,
bu dinin gereklerini yerine getirme ya da getirmeme konusunda kendi
vicdanları ile başbaşa bırakmak ve onlara özgür bir seçim yapma şansı
vermektedir Böylece Türkiye Cumhuriyeti'nin her vatandaşı, sahip olduğu
inanca göre özgürce yaşama ve ibadet etme imkan ve güvencesini
bulacaktır 1938 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nin Onbeşinci Yılı
kitabında da, ******'ün sağlığında benimsenen 'Laiklik Prensibi', şu
şekilde izah edilmiştir: Milli ve içtimai hayata ferdin dinsiz, şu veya
bu itikat sistemine mensup oluşu, milli ve içtimai vazifesi bakımından
ne bir kusur, ne de bir fazilet sayılamaz Türkiye'de dinin dünya
işlerinden ayrı tutulduğu, Laikliğin ilan olduğu andan itibaren, hiç
kimse, hiçbir ibadete icbar edilemez. Hiç kimse vicdanının ilhamı ile
kabul ettiği ibadetten men olunamaz