Ahmed İzzet Paşa hz.lerinin istifası vukubulduğunda, sada-zamlık
fahametlü, devletlü, Ahmed Tevfik Paşa hz.lerine tevcih buyurulmuş ve
Paşa yeni kabineyi tesbit edip, tâyinleri padişahın tasdikine arz
olunmuştur. Hemen de vazifeye başlanmıştır.
İttihatçıların başı
ne zaman sikışsa hemen sadarete Tevfik Paşanın tâyinleri artık alışılır
hâllerden oldu. Bu bakımdan İttihatçılar da, Paşanın bu sadaretinden
dolayı memnun olduklarını saklamaz oldular. Zaten bunlarda yalnız
sadrazam hz.ierinden değilde, kabinede mateessüf çoğunluğu teşkil eden
ittihatçı vekillerden yardım bekleyip müstefid olmak isterlerdi.
Mamafih
bu defa ümidlerinin pek boşuna gideceğini yardım beklemeleri şöyle
dursun görevdeki ittihatçıların mevkii memuriyetlerini muhafazaya
şansları olmadığını, çekilme mecburiyetinde kalacaklarını umduk. Zira
bundan böyle Zât-ı şevketmeab Cenâb-ı padişah! ile teba-i sadıka-i
şahaneleri olan millet-i masume, ülkede ittihat ve terakki namı altında
bir cemiyet görmek istemedikleri gibi o cemiyete mensup olanlarıda
devlet hizmetinde bulundurmak istemiyorlardı. Buna açık bir deli! olmak
üzerede derizki; cemiyetin ve reislerinin zülumlarına nihayet verilmesi
için Osmanlı topraklarında bulunan tebâ-i sadıka-i şahane ile bu
zülumlarına tahammül edemiyerek, terk-i diyar eden ve ülke içinde
bulunan vatanperveran-ı millet, hz. padişahiye müracaattan hâli
kalmıyorlar. Buna bağlı olarak da Mısır'da bulunan hakiki vatanperverler
tarafından bir çok imza ile de 8/ara-hk/1918'de aşağıdaki sureti yazılı
arıza-i telgrafiye Fransiz-caya tercüme edilip takdim kılınmıştır.
Telgrafnâme
Suretidir
Cenâb-ı Hakk' ömür ve şevket-i şahanelerini müzdad
buyursun.
On senedenberi ittihad ve terakki cemiyetinin dahiîi
ve harici takib etdiği siyaset-i sakime, memleketi bu günkü hâl-i
felâkete vardırmış ve bu müddet zarfında hakiki vatan-perveran
tarafından ıslah-ı idare nâmına ibzal olunan mesâi maalesef
muvaffakiyet-i bahş olamamıştır.
Taht-i âlî baht-ı Osmaniye
cûlus-u hümâyûnları memleketimiz için fathaisaadet olduğunda şüphemiz
olmadığından ittihad cemiyetinin hatimei ömrü makamında, telâkki
olunmuş ve bianenaleyh mevaddı atiyenin hâkipayî şahanelerine arzına
cü'ret edilmiştir.
Evvelâ: İntihabı muvafik-ı meşrutiyet olmayan
meclis-i mebusanın feshi ve memalik-i mütemeddine de olduğu ve-cihle
kanun dâiresinde serbest intihabat icrası.
Saniyen: Heyet-i
âyan'a evsâf-ı kanuniye'yi hâiz olmayarak cemiyet tarafından taayyin
ettirilen azaların ihracı.
Sâlisen: Yeni teşekkül eden Tevfik
Paşa kabinesinde, ittihada mensup rical bulundurulmaması.
Râbian:
İttihat ve terekki cemiyeti tarfaından on sene-denberi ceraim-i
siyasiye ile mahkum edilenlerin bilâ istisna ve bilâkayd ü şart afvi.
Hâmisen:
Cemiyet- i ittihadiyenin; ceraim-i siyasiyyeye tatbik edememesinden
nâşî ağrazen ceraim-i adiye ile mahkûm ettiği eşhasın iâde-i
mahkemeleri.
Sâdisen: Milleti bilâlüzum harb-i umûmîye sevk eden
kabine ile on seneden beri gelen ve birçok ceraim irtikab eden ve
cemiyetin ef al-i cinaiyesine müsaade ve iştirak eyleyen ittihad
kabinelerinin ve her hususda icrayı nüfuz ile kabineleri ellerinde
bulunduran rüesayı ittihadiyenin hemen hepİ-siyle taht-i muhakemeye
alınmaları.
Sâbia: Memâlik-i şehanelefinde mevcud ittihat
kulübleri-nin sed-ü bendleri ve şimdiye kadar asayişi ihlâlden baş bir
işe yaramayan bu cemiyetin mesleğinde ki anarşi fikri ve ruhunun imhası
neye mütevafık ise onun icrasiyla memleket ve millete rahat yüz
gösterilmesi.
Saadet-i millet ve selâmet-i memleket nâmına
mevadd-ı mâruzamn biran evvel, mevkii tatbike vaz'i hususuna müsa-ade-i
seniyyelerinin şayan buyrulması, bâ-bmda ve katı'bei ahvalde emir ve
ferman padişahımız efendimizindir.
"Yukarıdaki telgrafın içinde
bulunan beyanlardan anlaşılacağı gibi milletin hissiyatı büsbütün
değişmiş, memleketi anarşi, istibdad, haydutluk ve asayişin bozukluğunun
ta vana vurmasının müsebbib ve teşvikçisi olan ittihatçıları ve
onların reislerini bu zülumlann bir daha yaşanmaması için bir dakika
bile görmeğe tahammülleri olmadığını ve olmayacağını ortaya koymaktadır.
Farmasonluk,
siyonistlik gibi halkı aldatıcı ve uyutucu cemiyetlerden doğup hayat
bulan ittihad ve terakki cemiyeti on seneden beri gösterdiği şahsî
ihtiraslar ve adî cinayetler ile devlet ve milleti bu günkü hâle
getirmiş olduğundan, bunu anlamayan hiç bir millet evlâdı kalmamıştır.
Bundan böyle milletimiz, bu cemiyet ve benzeri cemiyetler gibi
olanlarından nefret edecek ve kendi milleti terbiyesinin gereği ve
ica-batından olacak davranış ve yaşayışı nazara dikkate alacak hiç bir
anarşi ve zülüm işleyecek cemiyet ve de organizasyonlara fırsat
tanımıyarak, cihanda parlak mazisinden aldığı güzelliği, gelecekte de
yaşamaya ve yaşatmaya elbette devam edecektir.
Bütün bu
söylediklerimiz, kuruluşundan henüz beş - on gün geçmiş bulunan Tevfik
Paşa kabinesinin icraatının neticesi olarak ortaya serip, isbat
etmektedir. Eğer Tevfik Paşa, kabine mensupları içinde yer almış bir kaç
tane ittihatçıyı nâzirlıkdan uzaklaştırırsa, icraatı dahada güzel
yürüyecektir. Çünkü; bir mânada hükümette olmak ayakta kalmaya hizmet
etmekde, bu çete cemiyetinin reisleri, bu desteği ellerinin altında
bulamadıkların da, siyasete veda edecekler böylece de, ne izleri nede
nişanlan kalacaktır.
Bundan böyle, bu mazlum ve masum ahaliyi
ayakları altına alıp, onu tabanca ve çeşitli silahlar ile sindirecek,
devleti onun bunun keyfine bilhassa Almanya İmparatoru Wilhe!m'e bir
cemile olsun diye onun arzuyu heveslerine hayat bahşetmek için milleti
savaşa şevke cesaret edecek güç bulamayacaklardır. Şimdiye kadar bu
Almanlardan millet adına aldıkları borçlan, yine Almanlardan aldıkları
silahlara ödemişler ve bu alış verişden kendilerine milyonlarca liralık
contalar çıkarıp, milleti aç, susuz ve çıplak bırakan ne bir zihniyet
nede cemiyet kurulması asla mümkün olmayacaktır.
Sadrıazam Ahmed
Tevfik Paşa hz.leri taşımış olduğu bütün mükemmel sıfatlan ile yukarıda
saydıklarımızı ortadan kaldıracak icraatı yapabilecek evsafda olduğu
gibi bir daha, böyle teşkilât ve cemiyetlerin Önünü kapayacak kanunları
bulabilecekdir. Buna bağlı olarak, Tevfik Paşa gerek sefir olarak
gerekse bundan önceki sadaretlerinde gösterdikleri çalışma disiplini ve
adalete önem veren tarzı, beklenenleri yerine getireceği intîbamızi
hayli güçlendirmektedir. Velhasıl Tevfik Paşa'dan pek çok muvaffakiyet
gösterecek ümmidini taşıyoruz. Yapacağı ilk İşin ise ittihatçıların
.melanetinden ülkeyi kurtarması, asayiş-i milletin}vekarına uygun hâle
getirmesi hususudur." Diyen 2.Abdülhamid'in şifre kâtibi Meh-med
Selâhaddin Efendi, Bildiklerim adlı eserindeki bu satırlarla o günün
efkâr-1 umûmiyesinin beklentisini ne kadar güzel ve akıcı bir ifadeyle
ulaştırıyor, değilmi muhterem okuyucularım.
Sultan 5.Mehmed
Reşad hân hz.lerinin; dâr-ü bekaya intikali üzerine Osmanlı tahtına
oturup, aynı zamanda hilafet-i islâmiyyeyi temsile hak kazanan, 6.
Mehmed Vahideddin han-ı adlî hazretleri, sadrıazam Tevfik Paşa
hz.lerinin başarmasını istediğimiz hususları işaret ederek, kendisine
yardımcı olacağını beyan edip yüksek selahiyetini takviye edeceğini
söyleyerek isabet dolu ifade de bulunmuştur. Diyen Mehmed Selâhaddin
Efendiye katılmamamız mümkünmü?
Çünkü Sultan Vahideddin; millet
ve memleketimizin duçar olmuş bulunduğu esef verici durumdan kurtaracak
tedbirleri bulmaya gayret sarfedip, başarabilecek kimse olarak
görülmektedir. Varlığı; milletimizin yükselmesini temin için, refah ve
saadetini sağlamada gayret göstereceği şüphesiz olduğu gibi bu yolda
gayret için bir hediye-i ilâhi olduğu gözlenmektedir. Çünkü padişahımız
efendimiz hz.lerini gören gözler, kendisinde harikulade zekâ
pırıltılarını müşahede etmektedir. Ayrıca da, pek cesur bir kimse olup,
fevkalâde silah kullanma maharetinede sahiptir. Derin düşüncelere
dalan, bunları tahlil edip, pek güzel ifade edecek yüksek kabiliyete
sahiptir. Ve de; keşke milletin talihi olaydı da, taht-ı âlî
Osmaniye'ye, çok daha önce oturmuş olsaydı. Böylece memleket ve millet
bu gün içinde bulunduğu durumu çok büyük ihtimalle yaşamaya bilirdi,
Sözün
kısası halife-i müslümiyn ve padişah olan Sultan Vahideddin hân, şu
sıkıntı ve kahredici buhranlar döneminde, bir takım yenilikler ihdas
ederek, çareler aramaya koyulduğu görülmektedir. Ki; Cenâb-ı Mevlâ yâr
ve yardımcısı olsun. Diyen Mehmed Selâhaddin Efendi,o devrin yaşayan
insanı olarak şu temennisini de şu sözlerle satırlarına dökmüş:
Yukarıda;
evsaf-ı celilelerini serde çalıştığımız Sultan Vahi-deddin'in yapısı ve
olaylara bakışında rol oynayacak haleti ruhiyesi, cennetmekân biraderi
Sultan Reşad gibi İttihatçıların oyuncağı olmayacak görüntü ve kanaati
pek net ortaya koymaktadır. Bu yüzdende bu haydutlar çetesinin, artık
do-lablarını memleket sathında kolay kolay döndüremeyecekle-ri pek
tabiidir. Bütün bu açıklığa karşı zâten hükümet çarkını ellerinde
bulundur ma şansını elde edemeyecek olan ittihatçılar, dünya
defterinden silinip gideceklerdir ve böylecede farmason ve siyonizmin
menfaatlerine hizmet etmek için kurulmuş olan bu cemiyetin; kendi şahsî
menfaatlerine el uza-tamayacakları gibi, hizmetine girdiklerinin
ihtiyacatı oları ülkeyi; zaif düşürme plânalarını da tatbike
koyamayacaklardır. Memleketi harebeye çevirmiş bu adamlara milletin
hiçmi hiç ihtiyacı yoktur. Millet-i necibenin artık bu gibi güzel
sözlerle kandırılmasına imkân yoktur, çünkü millet butür boş sözlere
kulak vermemek kararını verip, uygulamaktadır. Hürriyet vede,
meşrutiyeti muhafaza, padişahın emanetindedir o da, bu koruma görevini
titizlikle yerine getirmeye kararlıdır. Bunun böyle olacağına;
Japonların Mikado'suna benzer şekilde meşrutiyeti seven bir kişi olarak,
hepimizi ümidlendirmekte-dir. Çünkü bizim razı geleceğimiz hususda öyle
farmason ve Siyonistlerin arkasına sığınıp da, meşrutiyet görüntüsü
altında, zulüm ve istibdad görmemektir." Demek suretiyle meş-rutiyet'in
meşveret olması ve istişarenin genişliğini hatırlatıp, milletin
benimsediğini ifade etmesi, Abdülhamid Hân'ın cidden sevenle ri
arasında bu hükmü deklare eden pek kimseye rastlamadığımızı belirtirken,
bu ifadeyi mühimsemek durumunda olduğumuzu hatırlatmak isterim.
4/Mart/1919'da
Ahmed Tevfik Paşa'nin yerine Osmanlı devletinin 215.sadrıazamı olarak,
Mediha Sultanhanimın 2. zevci, Sultan Vahideddin'in eniştesi olan Dâmad
Mehmed Ferid Bey getirildi ve Paşalık ünvanıda birlikte verildi. Bu
zâtın sadaretinin tamamı beş defa olmuştur. İlk üçü biribirinin
peşisıra olmak üzere 2/Ekim/1919'a kadar temadi ettiği görülmüştür. Bu
târihde M. Kemâl Paşa'nında tavsiyesine uygun olarak Ali Rıza Paşa 216.
sadrıazam olarak mührü hümayuna sahip olmuş ve 5 ay, 7 gün sonra
infisal etmiştir. Buda 8/Mart/1920 târihini bulmuştur. Bu zatdan sonra
da, Salih Hulusi (Kezrak) Paşa makam-ı sadarete gelmiş bu zât'da aynen
Ahmed İzzet Paşa gibi 28 gün vazifede kalabilmiştir. Sâüh Paşa infisal
ettiğinde târihler 5/Nisan/1920'yi gösteriyor Dâmad-ı Şehriyâri Mehmed
Ferid Paşa sadaretinin 2. merhalesine ayak basıyordu. Bu sefer ise
birbiri peşi-sıra iki kabine kurdu. Bu kabinelerinin ömrü tükendiğinde
takvimler, 21/Ekim/1920 târihini göstermekteydi. Ferid Paşa'nın beş
sadaretinin müddet-i ömrü, 1 sene, ] ay, 15 gün olmuştu.
Sultan
Vahideddin'in tahta geçişinden sonra geçen günler, ülkemizin târihte
Timur'un Anadolu'yu istilâsında ve Hazreti Yıldınm'in Ankara Çubuk
Ovasında 1402'de uğradığı mağlubiyetten sonra yaşadıklarını târihimizde
yalnız bırakmamıştır. Sulh kapısını aralamak, Mondros mütarekesini
imzalamak, Düşman kuvvetlerinin işgalleri mütareke ahkâmına riayet
etmeden sürdürmek, meclis-i mebusanı basmak, ülkemizde yayaşayan dini
ayrı azınlıkların milletin asıl sahiplerine hakaret ve hayatlarına kast
etmeye yardım eylemek gibi tahammülü zor zaman dilimi olarak
geçmiştir. Şimdi aşağıya alacağımız Damad Paşa'nın serüvenini, önemli
bir arka plân kaynağı olan Sultan 2. Abdülhamid'in şifre kâtibi olan
Mehmed Selahaddin Bey'in Bildiklerim adlı kitabından Osmanlı-cadan
sadeleştirerek naklediyoruz.