Online-Bilgi Yardımı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Online-Bilgi Yardımı

Online-Bilgi | Uzun Soluklu Paylaşım
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 ******'ün manevi evlatları

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Teorim
Forum Admin
Teorim


Mesaj Sayısı : 540
Kayıt tarihi : 02/04/10
Nerden : Türkiye

Atatürk'ün manevi evlatları Empty
MesajKonu: ******'ün manevi evlatları   Atatürk'ün manevi evlatları Icon_minitimePerş. Mayıs 20, 2010 5:47 pm

Türk milletini oluşturan her fert, Yüce Atamızın bir evladı, O'nun
bir parçasıdır..

Fakat tarihte öyle isimler var ki, Onlar gerçekten Atanın bir evladı
olma şerefine bahşedilmiş şanslı ve gururlu kişiler..


İşte Onlar..
******'ün manevi evlatları..




Prof. Dr. Afet İnan


Afet İnan, ilköğrenimini Eskişehir'in Mihalıççık ilçesinde, Ankara ve
Biga'da tamamladıktan sonra, Bursa Kız Öğretmen Okulu'nu 1925 yılında
bitirmiştir. İlk görevine 17 yaşındayken, babasının görevi gereği
bulundukları İzmir'de Reddi İlhak İlkokulu'nda başlamıştır. ******,
Afet İnan'ın ailesinin Makedonya kolunu tanıdığından, kendisinin meslek
ve durumu ile ilgilenir. Afet İnan'ın isteği, öğrenimini sürdürmek ve
yabancı dil öğrenmektir. Bunun yerine getirilmesi için ******, Afet
İnan'ın babası ve annesi ile görüşerek, kendisini o yıl İsviçre'nin
Lozan şehrine Fransızca öğrenmeye gönderir (1925 - 1927).

Sonra, İstanbul'da Fransız Kız Lisesi (Notre Dame de Sion)nde bu
öğrenimini sürdürür (1928-1929). Ortaöğrenim tarih öğretmenliği sınavına
girerek öğretmenlik belgesini alır ve Ankara Musiki Öğretmen Okulu'na,
Tarih ve Yurt Bilgisi öğretmeni olarak atanır (1929-1930). Türk Tarih
Kurumu'nun kuruluş çalışmalarında yer almış ve orada uzun yıllar
Asbaşkanlık yapmıştır. Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi
Enstitüsü'nün de müdürlüğünü yapmıştır. Akademik çalışmalarına devam
eden Afet İnan, 1938'de lisans, 1939'da doktora çalışmalarını
tamamlayarak 1942'de doçent ve 1950'de de profesörlüğe yükselir. Prof.
Dr. Afet İnan'ın ****** ve Türk tarihi ile ilgili birçok yayını
bulunmaktadır. 8 Haziran 1985 tarihinde ölmüştür.

****** vasiyetnamesinde Afet İnan için; "yaşadığı müddetçe şimdilik
(şimdiki halde) ayda 800 lira verilecektir" diye vasiyette bulunmuştur.



Sabiha Gökçen


Sabiha Hanım 1913 yılında Bursa'da doğdu. II. Abdülhamid tarafından
Bursa'ya sürgün gönderilen vilayet başkatibi Hafız Mustafa İzzet'in
kızıdır. İlkokula gittiği yıllarda babasını kaybetti ve kardeşlerinin
yardımıyla öğrenimini sürdürdü. ******, 1925 yılında çıktığı Bursa
gezisinde Sabiha Gökçen'le tanıştı ve içinde bulunduğu güç yaşama
şartlarını öğrenince de onu evlat edindi. Ankara Çankaya İlkokulu'nu,
daha sonra da Üsküdar Kız Koleji'ni bitiren Sabiha Hanım, Türk Hava
Kurumu'nun Havacılık Okulu'na girdi (1935). Burada geçirdiği başarılı
öğrenim hayatından sonra, yüksek planörcülük kurslarına katılmak üzere
Sovyetler Birliği'ne gönderildi. Dönüşte Eskişehir Hava Okulu'na girdi,
aynı zamanda 1.Tayyare Alayı'nda av ve bombardıman uçakları alanında
uzmanlaştı.

Sabiha Gökçen, 1937 Ege ve Trakya manevraları sırasında başarılı uçuşlar
yaptı. Aynı yıl çıkan Şeyh Rıza İsyanı sırasında yapılan kara
harekatını, Dersim ve çevresini havadan bombalayarak kolaylaştıran
Sabiha Gökçen 1938'de yaptığı Balkan turuyla ününü Avrupa'ya yaydı.
1938'de Türkkuşu'nda başöğretmenliğe atandı ve 1955'te uçuculuktan
ayrıldı. Türk Hava Kurumu Yönetim Kurulu üyesi oldu.

******’ün manevi kızı, Türkiye’nin ilk kadın havacısı Sabiha Gökçen,
tedavi gördüğü Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi'nde (GATA) 22 Mart
2001 Pazartesi günü saat 08.15'te kalp ve solunum durması sonucu vefat
etti.



Ülkü Adatepe


******’ün en küçük manevi kızı.

Ülkü Adatepe, ******’ün annesi Zübeyde Hanım’ın evlatlık kızı Vasfiye
Hanım ile Fransızca öğretmeni ve gar şefi Mehmet Tahsin Çukurluoğlu’nun
kızıdır.

Zübeyde Hanım’ın küçük yaştan itibaren yetiştirdiği Selanikli Vasfiye
Hanım, Zübeyde Hanım’ın ölümünden sonra bir süre ******’ün kızkardeşi
Makbule Hanım’la kalmış, ****** kendisini Gazi Orman Çiftliği’nde
istasyon şefliği yapan Mehmet Tahsin Bey’le evlendirmişti. Vasfiye Hanım
ile Mehmet Bey’in çocukları olacağını öğrendiğinde ona ister kız, ister
erkek olsun Ülkü isminin verilmesini isteyen ******, 9 aylıkken
Ülkü’yü Çankaya Köşkü’ne aldırdı ve büyüdüğü zaman yurt gezilerine
beraber götürdü. Ülkü 5 yaşındayken ****** öldü. Üsküdar Amerikan
Koleji’nde başladığı öğrenimini maddi sıkıntılar nedeniyle
tamamlayamayan Ülkü, genç yaşta evlendi. İlk evliliğini Sabiha Gökçen'in
amcasının oğlu Üsteğmen Fethi Doğançay ile yaptı. 13 yıl süren bu
evliliğinden 2 oğlu oldu. İkinci evliliğini ise işadamı Öke Adatepe ile
yaptı. Şişli, İstanbul'da Doğançay Apartmanı'nda yaşamaktadır.



Abdurrahim Tuncak


Mustafa Kemal ******'ün özel hayatında önemli bir yer teşkil eden,
manevi evlatları arasında belki de en önemlilerinden biri olan
Abdurrahim Tuncak.
Zübeyde Hanım'ın koynunda büyüyen Tuncak, sadece Mustafa Kemal'in degil
Zübeyde Hanım'ın ve Makbule Hanım'ın da hayatında önemli bir yer
almıştır. Bunu daha iyi anlayabilmek için Dr. Behçet Uz'un agzından
çözülmüş bant kayıtlarına göre, son günlerinde Zübeyde Hanımla arasında
geçen olayı şöyle anlatmakta fayda vardir;

"Güler yüzlü, aaaal çerçeveli gözlüklü, beyaz saçlı, benim boyumda
{Behçet Uz kendi boyuyla kıyaslıyor}, başörtülü, Selanik şivesiyle güzel
Türkçe konuşan, ilk görüşte herkese saygı telkin eden Zübeyde Hanım
Efendi, kendisi hasta olduğu halde, hep yanındaki küçük bir erkek
çocuğuyla ilgileniyordu. 6-7 ay kadar Zübeyde Hanım ve üzerine titrediği
bu oğlanla hep ilgilendim… Beni 3 defa Gazi Paşa'nın Başyaveri Salih
Bey aradı. Zübeyde Hanım ve yanındaki oğlanı sordu. Yazılı rapor istedi,
yazdım" demektedir.
Yukarıda dile getirilen bu ufak erkek çocuğu Abdurrahim Tuncak'tır.
****** tarafından Akaretlerdeki eve getirildiğinde kendi ifadesiyle üç
yaşında olan Tuncak, ******'ün, Zübeyde Hanım'a,"Bu çocuğu biz
büyütelim. Bu çocuk bizim çocuğumuz olsun" diyerek annesinin yanına
bıraktığı Tuncak'ı, Zübeyde hanım bir süre önce kaybettiği ve acısını
unutamadığı kızı Naciye"nin yerine koyarak. "Naciyemin erkeciği" diyerek
sevmiş ve kollamıştır.

Mustafa Kemal'in çok yakınında bulunmasına ragmen hiç şımarmayan aksine o
mütavazi tavrı ile Paşa'ya yaklışır bir terbiye ye yetiştirilen Tunçak
bu ailenin en acı ve en mutlu günlerinde bulunma şerefine ermiştir.
Abdurrahim Tuncak nüfus kütük kayıtlarına göre, 1324 (1908) yılında
Diyarbakır'da dogmuş ve ****** tarafından istanbul'a getirtilmiştir.

Abdurrahim Tuncak'ın babası, ALÎ, annesi olarak da, HAVVA olarak
gösterilmektedir. Kendisi ile yapılan röportajda ise Tuncak şöyle
demekte;
"Ben ana da bilmem, baba da bilmem. Kendimi bildiğimde, annem olarak
kabul ettiğim Zübeyde Hanım'ı, Halam Makbule Hanım'ı, bir de Paşamızı
tanıdım..
Benim ailem, bu aileydi. Ben kendimi bu ailenin çocuğu olarak kabul
ettim ve hep de öyle kaldım. Gerçek annemin ve babamm kim oldugunu asla
ögrenemedim. Kesin olarak bildigim, üç yaşındayken Mustafa Kemal Paşanın
evinde olduğumdur.
Beşiktaş da, Akaretlerdeki evimizdeydik. Evde annem (Zübeyde Hanım),
Makbule Halam ve Mustafa Kemal Paşa ile birlikteydim" demektedir.


Zübeyde Hanım vasiyetinde ( 7 şubat 1922 ) Tuncak'a da yer vermiştir.

Zübeyde Hanım'ın Vasiyeti

Vasiyetini, vefatından 1 yıl önce (7 şubat 1922) yazdırmıştı. Kendisini
halsiz hissettiği günlerde Cemal Bolayır'a bu isteğini söylemiş ve
yardimcı olmasını istemişti. Cemal Bey, üç tanık bulacak ve isteklerini
yazacaktı. Hatim ve duaları için 450 lira ayırdığını, her cuma namazdan
bir saat önce ezan okununcaya kadar uygun bir camide cemaate karşı iki
cüz'i şerif okutulmasını istiyordu. Kurban Bayramı'nın birinci günü 5
adet kurban kesilmesini ve Öksüzler Yurdu'na verilmesini, bu harcamalar
için 1800 lira para ayırdığını belirtmişti. Bir başka istegi de bir
çeşme yaptırılmasıydı. Onarımı için de 474 lira ayırmıştı. Yanında
çalışanları da unutmamıştı. Hayriye Hanım için 10 lira, manevi evladı
Ayşe'nin çeyizi için 10 lira, Selanik'teki biraderi Hasan Ağa'ın oglu
Abdurrahman'a 30 lira, yetim Abdürrahim'e 20 lira, Vasfiye isimli
hizmetlisi için de 20 lira ayırdı."



*******'ün ayrıca diğer manevi evlatları: Fikriye, Nebile, Rukiye,
Zehra, Çoban Mustafa, İhsan'dır. ...
******'ün manevi evlatları


Türk milletini oluşturan her fert, Yüce Atamızın bir evladı, O'nun
bir parçasıdır..

Fakat tarihte öyle isimler var ki, Onlar gerçekten Atanın bir evladı
olma şerefine bahşedilmiş şanslı ve gururlu kişiler..


İşte Onlar..
******'ün manevi evlatları..






Prof. Dr. Afet İnan


Afet İnan, ilköğrenimini Eskişehir'in Mihalıççık ilçesinde, Ankara ve
Biga'da tamamladıktan sonra, Bursa Kız Öğretmen Okulu'nu 1925 yılında
bitirmiştir. İlk görevine 17 yaşındayken, babasının görevi gereği
bulundukları İzmir'de Reddi İlhak İlkokulu'nda başlamıştır. ******,
Afet İnan'ın ailesinin Makedonya kolunu tanıdığından, kendisinin meslek
ve durumu ile ilgilenir. Afet İnan'ın isteği, öğrenimini sürdürmek ve
yabancı dil öğrenmektir. Bunun yerine getirilmesi için ******, Afet
İnan'ın babası ve annesi ile görüşerek, kendisini o yıl İsviçre'nin
Lozan şehrine Fransızca öğrenmeye gönderir (1925 - 1927).

Sonra, İstanbul'da Fransız Kız Lisesi (Notre Dame de Sion)nde bu
öğrenimini sürdürür (1928-1929). Ortaöğrenim tarih öğretmenliği sınavına
girerek öğretmenlik belgesini alır ve Ankara Musiki Öğretmen Okulu'na,
Tarih ve Yurt Bilgisi öğretmeni olarak atanır (1929-1930). Türk Tarih
Kurumu'nun kuruluş çalışmalarında yer almış ve orada uzun yıllar
Asbaşkanlık yapmıştır. Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi
Enstitüsü'nün de müdürlüğünü yapmıştır. Akademik çalışmalarına devam
eden Afet İnan, 1938'de lisans, 1939'da doktora çalışmalarını
tamamlayarak 1942'de doçent ve 1950'de de profesörlüğe yükselir. Prof.
Dr. Afet İnan'ın ****** ve Türk tarihi ile ilgili birçok yayını
bulunmaktadır. 8 Haziran 1985 tarihinde ölmüştür.

****** vasiyetnamesinde Afet İnan için; "yaşadığı müddetçe şimdilik
(şimdiki halde) ayda 800 lira verilecektir" diye vasiyette bulunmuştur.



Sabiha Gökçen


Sabiha Hanım 1913 yılında Bursa'da doğdu. II. Abdülhamid tarafından
Bursa'ya sürgün gönderilen vilayet başkatibi Hafız Mustafa İzzet'in
kızıdır. İlkokula gittiği yıllarda babasını kaybetti ve kardeşlerinin
yardımıyla öğrenimini sürdürdü. ******, 1925 yılında çıktığı Bursa
gezisinde Sabiha Gökçen'le tanıştı ve içinde bulunduğu güç yaşama
şartlarını öğrenince de onu evlat edindi. Ankara Çankaya İlkokulu'nu,
daha sonra da Üsküdar Kız Koleji'ni bitiren Sabiha Hanım, Türk Hava
Kurumu'nun Havacılık Okulu'na girdi (1935). Burada geçirdiği başarılı
öğrenim hayatından sonra, yüksek planörcülük kurslarına katılmak üzere
Sovyetler Birliği'ne gönderildi. Dönüşte Eskişehir Hava Okulu'na girdi,
aynı zamanda 1.Tayyare Alayı'nda av ve bombardıman uçakları alanında
uzmanlaştı.

Sabiha Gökçen, 1937 Ege ve Trakya manevraları sırasında başarılı uçuşlar
yaptı. Aynı yıl çıkan Şeyh Rıza İsyanı sırasında yapılan kara
harekatını, Dersim ve çevresini havadan bombalayarak kolaylaştıran
Sabiha Gökçen 1938'de yaptığı Balkan turuyla ününü Avrupa'ya yaydı.
1938'de Türkkuşu'nda başöğretmenliğe atandı ve 1955'te uçuculuktan
ayrıldı. Türk Hava Kurumu Yönetim Kurulu üyesi oldu.

******’ün manevi kızı, Türkiye’nin ilk kadın havacısı Sabiha Gökçen,
tedavi gördüğü Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi'nde (GATA) 22 Mart
2001 Pazartesi günü saat 08.15'te kalp ve solunum durması sonucu vefat
etti.



Ülkü Adatepe


******’ün en küçük manevi kızı.

Ülkü Adatepe, ******’ün annesi Zübeyde Hanım’ın evlatlık kızı Vasfiye
Hanım ile Fransızca öğretmeni ve gar şefi Mehmet Tahsin Çukurluoğlu’nun
kızıdır.

Zübeyde Hanım’ın küçük yaştan itibaren yetiştirdiği Selanikli Vasfiye
Hanım, Zübeyde Hanım’ın ölümünden sonra bir süre ******’ün kızkardeşi
Makbule Hanım’la kalmış, ****** kendisini Gazi Orman Çiftliği’nde
istasyon şefliği yapan Mehmet Tahsin Bey’le evlendirmişti. Vasfiye Hanım
ile Mehmet Bey’in çocukları olacağını öğrendiğinde ona ister kız, ister
erkek olsun Ülkü isminin verilmesini isteyen ******, 9 aylıkken
Ülkü’yü Çankaya Köşkü’ne aldırdı ve büyüdüğü zaman yurt gezilerine
beraber götürdü. Ülkü 5 yaşındayken ****** öldü. Üsküdar Amerikan
Koleji’nde başladığı öğrenimini maddi sıkıntılar nedeniyle
tamamlayamayan Ülkü, genç yaşta evlendi. İlk evliliğini Sabiha Gökçen'in
amcasının oğlu Üsteğmen Fethi Doğançay ile yaptı. 13 yıl süren bu
evliliğinden 2 oğlu oldu. İkinci evliliğini ise işadamı Öke Adatepe ile
yaptı. Şişli, İstanbul'da Doğançay Apartmanı'nda yaşamaktadır.



Abdurrahim Tuncak


Mustafa Kemal ******'ün özel hayatında önemli bir yer teşkil eden,
manevi evlatları arasında belki de en önemlilerinden biri olan
Abdurrahim Tuncak.
Zübeyde Hanım'ın koynunda büyüyen Tuncak, sadece Mustafa Kemal'in degil
Zübeyde Hanım'ın ve Makbule Hanım'ın da hayatında önemli bir yer
almıştır. Bunu daha iyi anlayabilmek için Dr. Behçet Uz'un agzından
çözülmüş bant kayıtlarına göre, son günlerinde Zübeyde Hanımla arasında
geçen olayı şöyle anlatmakta fayda vardir;

"Güler yüzlü, aaaal çerçeveli gözlüklü, beyaz saçlı, benim boyumda
{Behçet Uz kendi boyuyla kıyaslıyor}, başörtülü, Selanik şivesiyle güzel
Türkçe konuşan, ilk görüşte herkese saygı telkin eden Zübeyde Hanım
Efendi, kendisi hasta olduğu halde, hep yanındaki küçük bir erkek
çocuğuyla ilgileniyordu. 6-7 ay kadar Zübeyde Hanım ve üzerine titrediği
bu oğlanla hep ilgilendim… Beni 3 defa Gazi Paşa'nın Başyaveri Salih
Bey aradı. Zübeyde Hanım ve yanındaki oğlanı sordu. Yazılı rapor istedi,
yazdım" demektedir.
Yukarıda dile getirilen bu ufak erkek çocuğu Abdurrahim Tuncak'tır.
****** tarafından Akaretlerdeki eve getirildiğinde kendi ifadesiyle üç
yaşında olan Tuncak, ******'ün, Zübeyde Hanım'a,"Bu çocuğu biz
büyütelim. Bu çocuk bizim çocuğumuz olsun" diyerek annesinin yanına
bıraktığı Tuncak'ı, Zübeyde hanım bir süre önce kaybettiği ve acısını
unutamadığı kızı Naciye"nin yerine koyarak. "Naciyemin erkeciği" diyerek
sevmiş ve kollamıştır.

Mustafa Kemal'in çok yakınında bulunmasına ragmen hiç şımarmayan aksine o
mütavazi tavrı ile Paşa'ya yaklışır bir terbiye ye yetiştirilen Tunçak
bu ailenin en acı ve en mutlu günlerinde bulunma şerefine ermiştir.
Abdurrahim Tuncak nüfus kütük kayıtlarına göre, 1324 (1908) yılında
Diyarbakır'da dogmuş ve ****** tarafından istanbul'a getirtilmiştir.

Abdurrahim Tuncak'ın babası, ALÎ, annesi olarak da, HAVVA olarak
gösterilmektedir. Kendisi ile yapılan röportajda ise Tuncak şöyle
demekte;
"Ben ana da bilmem, baba da bilmem. Kendimi bildiğimde, annem olarak
kabul ettiğim Zübeyde Hanım'ı, Halam Makbule Hanım'ı, bir de Paşamızı
tanıdım..
Benim ailem, bu aileydi. Ben kendimi bu ailenin çocuğu olarak kabul
ettim ve hep de öyle kaldım. Gerçek annemin ve babamm kim oldugunu asla
ögrenemedim. Kesin olarak bildigim, üç yaşındayken Mustafa Kemal Paşanın
evinde olduğumdur.
Beşiktaş da, Akaretlerdeki evimizdeydik. Evde annem (Zübeyde Hanım),
Makbule Halam ve Mustafa Kemal Paşa ile birlikteydim" demektedir.


Zübeyde Hanım vasiyetinde ( 7 şubat 1922 ) Tuncak'a da yer vermiştir.

Zübeyde Hanım'ın Vasiyeti


Vasiyetini, vefatından 1 yıl önce (7 şubat 1922) yazdırmıştı. Kendisini
halsiz hissettiği günlerde Cemal Bolayır'a bu isteğini söylemiş ve
yardimcı olmasını istemişti. Cemal Bey, üç tanık bulacak ve isteklerini
yazacaktı. Hatim ve duaları için 450 lira ayırdığını, her cuma namazdan
bir saat önce ezan okununcaya kadar uygun bir camide cemaate karşı iki
cüz'i şerif okutulmasını istiyordu. Kurban Bayramı'nın birinci günü 5
adet kurban kesilmesini ve Öksüzler Yurdu'na verilmesini, bu harcamalar
için 1800 lira para ayırdığını belirtmişti. Bir başka istegi de bir
çeşme yaptırılmasıydı. Onarımı için de 474 lira ayırmıştı. Yanında
çalışanları da unutmamıştı. Hayriye Hanım için 10 lira, manevi evladı
Ayşe'nin çeyizi için 10 lira, Selanik'teki biraderi Hasan Ağa'ın oglu
Abdurrahman'a 30 lira, yetim Abdürrahim'e 20 lira, Vasfiye isimli
hizmetlisi için de 20 lira ayırdı."



*******'ün ayrıca diğer manevi evlatları: Fikriye, Nebile, Rukiye,
Zehra, Çoban Mustafa, İhsan'dır. ...
[align=center]******'ün
manevi evlatları
[/align]


Türk milletini oluşturan her fert, Yüce Atamızın bir evladı, O'nun
bir parçasıdır..

Fakat tarihte öyle isimler var ki, Onlar gerçekten Atanın bir evladı
olma şerefine bahşedilmiş şanslı ve gururlu kişiler..


İşte Onlar..
******'ün manevi evlatları..






Prof. Dr. Afet İnan


Afet İnan, ilköğrenimini Eskişehir'in Mihalıççık ilçesinde, Ankara ve
Biga'da tamamladıktan sonra, Bursa Kız Öğretmen Okulu'nu 1925 yılında
bitirmiştir. İlk görevine 17 yaşındayken, babasının görevi gereği
bulundukları İzmir'de Reddi İlhak İlkokulu'nda başlamıştır. ******,
Afet İnan'ın ailesinin Makedonya kolunu tanıdığından, kendisinin meslek
ve durumu ile ilgilenir. Afet İnan'ın isteği, öğrenimini sürdürmek ve
yabancı dil öğrenmektir. Bunun yerine getirilmesi için ******, Afet
İnan'ın babası ve annesi ile görüşerek, kendisini o yıl İsviçre'nin
Lozan şehrine Fransızca öğrenmeye gönderir (1925 - 1927).

Sonra, İstanbul'da Fransız Kız Lisesi (Notre Dame de Sion)nde bu
öğrenimini sürdürür (1928-1929). Ortaöğrenim tarih öğretmenliği sınavına
girerek öğretmenlik belgesini alır ve Ankara Musiki Öğretmen Okulu'na,
Tarih ve Yurt Bilgisi öğretmeni olarak atanır (1929-1930). Türk Tarih
Kurumu'nun kuruluş çalışmalarında yer almış ve orada uzun yıllar
Asbaşkanlık yapmıştır. Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi
Enstitüsü'nün de müdürlüğünü yapmıştır. Akademik çalışmalarına devam
eden Afet İnan, 1938'de lisans, 1939'da doktora çalışmalarını
tamamlayarak 1942'de doçent ve 1950'de de profesörlüğe yükselir. Prof.
Dr. Afet İnan'ın ****** ve Türk tarihi ile ilgili birçok yayını
bulunmaktadır. 8 Haziran 1985 tarihinde ölmüştür.

****** vasiyetnamesinde Afet İnan için; "yaşadığı müddetçe şimdilik
(şimdiki halde) ayda 800 lira verilecektir" diye vasiyette bulunmuştur.



Sabiha Gökçen


Sabiha Hanım 1913 yılında Bursa'da doğdu. II. Abdülhamid tarafından
Bursa'ya sürgün gönderilen vilayet başkatibi Hafız Mustafa İzzet'in
kızıdır. İlkokula gittiği yıllarda babasını kaybetti ve kardeşlerinin
yardımıyla öğrenimini sürdürdü. ******, 1925 yılında çıktığı Bursa
gezisinde Sabiha Gökçen'le tanıştı ve içinde bulunduğu güç yaşama
şartlarını öğrenince de onu evlat edindi. Ankara Çankaya İlkokulu'nu,
daha sonra da Üsküdar Kız Koleji'ni bitiren Sabiha Hanım, Türk Hava
Kurumu'nun Havacılık Okulu'na girdi (1935). Burada geçirdiği başarılı
öğrenim hayatından sonra, yüksek planörcülük kurslarına katılmak üzere
Sovyetler Birliği'ne gönderildi. Dönüşte Eskişehir Hava Okulu'na girdi,
aynı zamanda 1.Tayyare Alayı'nda av ve bombardıman uçakları alanında
uzmanlaştı.

Sabiha Gökçen, 1937 Ege ve Trakya manevraları sırasında başarılı uçuşlar
yaptı. Aynı yıl çıkan Şeyh Rıza İsyanı sırasında yapılan kara
harekatını, Dersim ve çevresini havadan bombalayarak kolaylaştıran
Sabiha Gökçen 1938'de yaptığı Balkan turuyla ününü Avrupa'ya yaydı.
1938'de Türkkuşu'nda başöğretmenliğe atandı ve 1955'te uçuculuktan
ayrıldı. Türk Hava Kurumu Yönetim Kurulu üyesi oldu.

******’ün manevi kızı, Türkiye’nin ilk kadın havacısı Sabiha Gökçen,
tedavi gördüğü Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi'nde (GATA) 22 Mart
2001 Pazartesi günü saat 08.15'te kalp ve solunum durması sonucu vefat
etti.



Ülkü Adatepe


******’ün en küçük manevi kızı.

Ülkü Adatepe, ******’ün annesi Zübeyde Hanım’ın evlatlık kızı Vasfiye
Hanım ile Fransızca öğretmeni ve gar şefi Mehmet Tahsin Çukurluoğlu’nun
kızıdır.

Zübeyde Hanım’ın küçük yaştan itibaren yetiştirdiği Selanikli Vasfiye
Hanım, Zübeyde Hanım’ın ölümünden sonra bir süre ******’ün kızkardeşi
Makbule Hanım’la kalmış, ****** kendisini Gazi Orman Çiftliği’nde
istasyon şefliği yapan Mehmet Tahsin Bey’le evlendirmişti. Vasfiye Hanım
ile Mehmet Bey’in çocukları olacağını öğrendiğinde ona ister kız, ister
erkek olsun Ülkü isminin verilmesini isteyen ******, 9 aylıkken
Ülkü’yü Çankaya Köşkü’ne aldırdı ve büyüdüğü zaman yurt gezilerine
beraber götürdü. Ülkü 5 yaşındayken ****** öldü. Üsküdar Amerikan
Koleji’nde başladığı öğrenimini maddi sıkıntılar nedeniyle
tamamlayamayan Ülkü, genç yaşta evlendi. İlk evliliğini Sabiha Gökçen'in
amcasının oğlu Üsteğmen Fethi Doğançay ile yaptı. 13 yıl süren bu
evliliğinden 2 oğlu oldu. İkinci evliliğini ise işadamı Öke Adatepe ile
yaptı. Şişli, İstanbul'da Doğançay Apartmanı'nda yaşamaktadır.



Abdurrahim Tuncak


Mustafa Kemal ******'ün özel hayatında önemli bir yer teşkil eden,
manevi evlatları arasında belki de en önemlilerinden biri olan
Abdurrahim Tuncak.
Zübeyde Hanım'ın koynunda büyüyen Tuncak, sadece Mustafa Kemal'in degil
Zübeyde Hanım'ın ve Makbule Hanım'ın da hayatında önemli bir yer
almıştır. Bunu daha iyi anlayabilmek için Dr. Behçet Uz'un agzından
çözülmüş bant kayıtlarına göre, son günlerinde Zübeyde Hanımla arasında
geçen olayı şöyle anlatmakta fayda vardir;

"Güler yüzlü, aaaal çerçeveli gözlüklü, beyaz saçlı, benim boyumda
{Behçet Uz kendi boyuyla kıyaslıyor}, başörtülü, Selanik şivesiyle güzel
Türkçe konuşan, ilk görüşte herkese saygı telkin eden Zübeyde Hanım
Efendi, kendisi hasta olduğu halde, hep yanındaki küçük bir erkek
çocuğuyla ilgileniyordu. 6-7 ay kadar Zübeyde Hanım ve üzerine titrediği
bu oğlanla hep ilgilendim… Beni 3 defa Gazi Paşa'nın Başyaveri Salih
Bey aradı. Zübeyde Hanım ve yanındaki oğlanı sordu. Yazılı rapor istedi,
yazdım" demektedir.
Yukarıda dile getirilen bu ufak erkek çocuğu Abdurrahim Tuncak'tır.
****** tarafından Akaretlerdeki eve getirildiğinde kendi ifadesiyle üç
yaşında olan Tuncak, ******'ün, Zübeyde Hanım'a,"Bu çocuğu biz
büyütelim. Bu çocuk bizim çocuğumuz olsun" diyerek annesinin yanına
bıraktığı Tuncak'ı, Zübeyde hanım bir süre önce kaybettiği ve acısını
unutamadığı kızı Naciye"nin yerine koyarak. "Naciyemin erkeciği" diyerek
sevmiş ve kollamıştır.

Mustafa Kemal'in çok yakınında bulunmasına ragmen hiç şımarmayan aksine o
mütavazi tavrı ile Paşa'ya yaklışır bir terbiye ye yetiştirilen Tunçak
bu ailenin en acı ve en mutlu günlerinde bulunma şerefine ermiştir.
Abdurrahim Tuncak nüfus kütük kayıtlarına göre, 1324 (1908) yılında
Diyarbakır'da dogmuş ve ****** tarafından istanbul'a getirtilmiştir.

Abdurrahim Tuncak'ın babası, ALÎ, annesi olarak da, HAVVA olarak
gösterilmektedir. Kendisi ile yapılan röportajda ise Tuncak şöyle
demekte;
"Ben ana da bilmem, baba da bilmem. Kendimi bildiğimde, annem olarak
kabul ettiğim Zübeyde Hanım'ı, Halam Makbule Hanım'ı, bir de Paşamızı
tanıdım..
Benim ailem, bu aileydi. Ben kendimi bu ailenin çocuğu olarak kabul
ettim ve hep de öyle kaldım. Gerçek annemin ve babamm kim oldugunu asla
ögrenemedim. Kesin olarak bildigim, üç yaşındayken Mustafa Kemal Paşanın
evinde olduğumdur.
Beşiktaş da, Akaretlerdeki evimizdeydik. Evde annem (Zübeyde Hanım),
Makbule Halam ve Mustafa Kemal Paşa ile birlikteydim" demektedir.


Zübeyde Hanım vasiyetinde ( 7 şubat 1922 ) Tuncak'a da yer vermiştir.

Zübeyde Hanım'ın Vasiyeti


Vasiyetini, vefatından 1 yıl önce (7 şubat 1922) yazdırmıştı. Kendisini
halsiz hissettiği günlerde Cemal Bolayır'a bu isteğini söylemiş ve
yardimcı olmasını istemişti. Cemal Bey, üç tanık bulacak ve isteklerini
yazacaktı. Hatim ve duaları için 450 lira ayırdığını, her cuma namazdan
bir saat önce ezan okununcaya kadar uygun bir camide cemaate karşı iki
cüz'i şerif okutulmasını istiyordu. Kurban Bayramı'nın birinci günü 5
adet kurban kesilmesini ve Öksüzler Yurdu'na verilmesini, bu harcamalar
için 1800 lira para ayırdığını belirtmişti. Bir başka istegi de bir
çeşme yaptırılmasıydı. Onarımı için de 474 lira ayırmıştı. Yanında
çalışanları da unutmamıştı. Hayriye Hanım için 10 lira, manevi evladı
Ayşe'nin çeyizi için 10 lira, Selanik'teki biraderi Hasan Ağa'ın oglu
Abdurrahman'a 30 lira, yetim Abdürrahim'e 20 lira, Vasfiye isimli
hizmetlisi için de 20 lira ayırdı."



*******'ün ayrıca diğer manevi evlatları: Fikriye, Nebile, Rukiye,
Zehra, Çoban Mustafa, İhsan'dır. ...

Gelişmiş editöre geç
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
******'ün manevi evlatları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Online-Bilgi Yardımı :: Kültür - Sanat - Tarih - Biyografi - Şiir :: ****** Köşesi-
Buraya geçin: