Sözcükler Arası Anlam ilişkileri
1. EŞSESLİLİK: Yazılış ve
okunuşları aynı anlamları farklı sözcüklere ''eşsesli'' sözcükler denir.
Yine
yaz geldi.
Şuraya adını yaz.
Uyarı: Çok anlamlı
veya mecaz anlam ka-zanmış sözcükler eşsesli değildir.
Kolumda
bir acı hissettim
Biber çok acı yiyemedim.
Bu örneklerde
''acı'' sözcükleri eşsesli değildir.
2. EŞANLAMLI
(ANLAMDAŞ) SÖZCÜKLER
Aynı anlama gelen farklı sözcüklerdir.
(Eşanlamlılığı doğuran dildeki dış etkiler ya da zaman içinde dile
kazandırılan yeni sözcük-lerdir.)
Dil sözcüklerden oluşur.
Birkaç
kelime de sen söyle
Sözcük = kelime
eşanlamlıdır.
Uyarı:
Eşanlamlı sözcükler kullanım-larına göre birbirlerini anlamca tam
karşılar ya da karşılamaz.
''Doğru'' sözcüğü şu örnekte
''dürüst'' sözcü-ğüyle eş anlamlıdır:
Onu doğru biri olarak
bilirdik.
Şu örnekte ise dürüst anlamını vermez:
Şuradan
doğru gidersen iyi olur.
3. KARŞIT (ZIT) ANLAMLI
SÖZCÜKLER
Anlamları birbirine ters olan sözcüklerdir.
iyi-kötü
dolu-boş noktanoktanokta
Sözcüklerin anlam karşıtlığını cümle
içinde kullanışları belirler.
Denize daldı
karşıtı "çıktı"nokta
Düşünceye
daldı
karşıtı "çıktı" değil.
Uyarı: Olumsuzluk karşıtlık
değildir.
geldi X gitti (karşıt); gelmedi (olumsuz)nokta
SÖZCÜKLERDE
ANLAM ÖZELLİKLERİ
1. TEMEL ANLAM: Bir sözcüğü
kullanırken aklı-mıza geliveren ilk anlamıdır. Bir başka deyişle
sözcüğün yaratılış anlamıdır.
"Masmavi gözleri vardı." cümlesinde
''göz'' sözcüğü temel anlamıyla (görme organı) kullanılmıştır.
"Masanın
gözü karmakarışıktı." cümlesinde ise ''göz'' bu amlamını
düşündürmediğinden temel anlamda kullanılmamıştır.
2. YAN
ANLAM: Sözcüğün temel anlamıyla ilişkisini koparmadan kullanımda
kazandığı yeni anlamdır."Adamın üstü başı dökülüyor." cümlesinde
''dökülmek'' sözcüğü yan anlamdadır. ''Dökmek'' sözcüğünün ilk anlamı:
''Bir şeyi kabından yere boşaltmak'' tır. Halbuki cümlede ''eskimek''
anlamıyla kullanıldığından yan anlam kazanmıştır bu sözcük.
Uyarı:
Sözcüğün yan ya da temel anlamlı olduğunu anlamak için o sözcüğü cümle
dışında düşününüz. Eğer cümledeki anlamı bu düşündü-ğünüz anlamsa sözcük
TEMEL de-ğilse YAN anlamıyla kullanılmıştır.
Ateşler içinde
yanıyor.
Yanmak=Alev çıkararak tutuşmak.
Cümlede bu
anlamıyla kullanıl-madığı için yan anlamdadır.
3. MECAZ ANLAM:
Bir sözcüğün gerçek anlamından bütünüyle uzaklaşarak kazandığı yeni
anlamdır:
Benden para sızdırmakmış amacı.
"sızdırmak"
sözcüğü gerçek anlamını düşündürmediği için MECAZ kullanımlıdır.
Mecazlaşma
yolları:
a) Mürsel mecaz: Bir sözcük ya da sözün benzetme
ilişkisi dışında bir ilişkiyle başka sözcük yerine kullanılmasıdır:
İçeri
girerken ayaklarınızı çıkarın!
ayak=ayakkabı yerine
kullanılmıştır (iç-dış ilişkisi)nokta
Şu sıralar Nazım'ı yeniden
okuyorum.
Nazım-Nazım Hikmet'in eserleri anlamıyla
kullanılmıştır.
b) Benzetme ilişkisiyle:
O yılanı iyi
tanırım.
"Yılan" sözcüğü benzetme ilişkisi düşünülerek insan
yerine kullanılmıştır.
c) Somutlama (mecaz) yoluyla:
Ruhumdaki
ateş hiç sönmedi.
ateş=Heves hırs anlamında kullanılarak MECAZ
anlam kazanmıştır.
4. ÇOK ANLAMLILIK: Bir sözcüğün temel yan ve
mecaz anlamlarının toplamıdır.
"Yüz" sözcüğü çok anlamlıdır.
Adamın
yüzü
temel
Suyun yüzü
yan
Adamda yüz yok
mecaz
5.
SOMUT - SOYUT ANLAMLILIK: Anlamı duyu organlarıyla algılanabilir
sözcükler SOMUT "duygu" nitelikli sözcükler ise SOYUT' tur.
ağaç
somut akıl
soyut
* Sözcük somut anlamlıyken soyut anlamda kullanılabilir:
Bu
adamda yürek yok.
"yürek" sözcüğü somut bir sözcük olduğu halde
cümlede cesaret anlamıyla soyut olarak kullanılmıştır.
* Sözcük
soyut anlamlıyken somut anlamlı gibi kullanılabilir:
Öfkem
yanardağ gibi patladı.
"öfke" sözcüğü soyut olduğu halde benzetme
yoluyla "somut" muş gibi kullanılmıştır.
6. GENEL ve
ÖZEL ANLAMLI SÖZCÜKLER: Bir sözcüğün karşıladığı kavramların kapsamı
genişse sözcük "genel" anlamlıdır; kavram kapsamı darsa sözcük "özel"
anlamlıdır.
Örneğin "canlı" sözcüğü genel anlamlıyken (geniş
kapsam) "köpek" sözcüğü ona göre özel anlamlı (dar kapsamlı) dır.
7.
DOLAYLAMA: Tek sözcükle belirtebileceğimiz bir kavramı birden çok
sözcükle anlatılıyorsak "dolaylama" yapmış oluyoruz.
Örneğin
"Haliç" diyeceğimiz yerde "Altın Boynuz" demişsek dolaylama yapmış
oluruz.
8. TERİMLER: Belli bir bilim ve bilgi alanında
kullanılan özel anlamlı sözcüklerdir.
"kare" geometri
"uyak"
edebiyat alanlarına ait "terim"lerdir.
9. İKİLEMELER: Anlatımı
güçlendirmek pe-kiştirmek için iki sözcüğün bir sözcük gibi kullanılması
yoluyla oluşturulan sözcük gruplarıdır. Yapılışları bazı özellikler
gösterir.
Not: Sözcükler deyimler ve atasözleri içinde kullanılarak da anlam
değişmesine uğrarlar. Bunlar ilgili konularda incelenecektir.
Örnek
1: (1994/ÖSS)
I. Onunla kırk yılda bir Ankara' ya gittiğimde
görüşüyoruz.
II. Alışmış olmalı yıllar yılı aynı kentte yaşadı.
III.
Dostlarının sayısı yıldan yıla artıyor.
IV. İkisini de yıllardan
beri tanıyorum.
Yukarda numaralanmış cümlelerin hangi-lerindeki
altı çizili sözler anlamca birbirine yakındır?
A) I ve II B) I ve
III C) I ve IV D) II ve III E) II ve IV
Çözüm:
I nolu
cümlede kırk yılda bir: nadiren çok seyrek
II nolu cümlede yıllar
yılı: uzun süredir.
III nolu cümlede yıldan yıla: zaman geçtikçe
IV nolu cümlede yıllardan beri: uzun süredir. anlamlarında
kullanılmıştır. Görülüyor ki II ve IV nolu cümlelerin çizgili bölümleri
aynı anlamdadır.
Yanıt: E
Uyarı: Bu tür sorularda sözcük
ya da sözcükleri birbirinin yerine koyarak da doğru bulunabilir. I nolu
cümledeki "kırk yılda bir" sözünü altı çizgili bölümlerin yerine
koyarsak hiçbirini karşılamadığını görürüz. Halbuki II nolu cümle-dekine
aynı işlemi uygularsak IV nolu cümleye uyduğunu görürüz.
Örnek
2: (1992/ÖSS)
Aşağıdakilerin hangisinde "fazla" sözcüğü cümleye
"gereğinden çok" anlamını katmaktadır?
A) Tatilde fazla paraya
ihtiyacım olacak.
B) Bu iş için fazla elemana ihtiyacımız var.
C)
Bu konuda fazla titizlik gösteriyorsun.
D) Başarmak için fazla
çaba gösterdi.
E) Bu çiçekler fazla su istiyor.
Çözüm:
Seçenekler incelendiğinde A B D ve E' de "fazla" sözcüğünün sayıca ve
miktarca çok anlamında olduğu görülür. Yalnız C seçeneğin-de "gereksiz
gereğinden çok" anlamı vardır.
Yanıt: C
Örnek 3:
"Tabak
tabak yemek yedi ama gene de doymadı."
Yukarıdaki cümleye altı
çizili sözün kattığı anlam aşağıdakilerden hangisinde vardır ?
A)
Çocuklar onar onar saymayı öğrendiler.
B) Bahçede tatlı tatlı
sohbet ediyorlar.
C) Koşa koşa istasyona geldik.
D)
Kırlara gidip kucak kucak çiçek topladık
E) O yöreyi adım adım
dolaştık.
Çözüm : Örnek cümledeki ikilemenin anlamı "çok fazla"
dır. Aynı anlam yanlızca D seçene-ğindeki ikileme için geçerlidir.
Yanıt:
D
Örnek 4: (1995/ÖSS)
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
altı çizgili sözcük mecaz anlamıyla kullanılmıştır?
A)
Gelecek hafta bügün yine buluşalım dedi.
B) Az sonra beyaz bir at
üstünde gelin göründü.
C) Çocuğu uyutmak için odaya götürdü.
D)
Bu boş sözleri dinlemekten bıkmıştı.
E) Akrabalarını görmek
onlarla konuşmak istiyordu.
Çözüm:
Gelecek gelin uyutmak
ve görmek sözcükleri gerçek anlamlarıyla kullanılmıştır.
"Boş"
sözcüğünün gerçek anlamı "dolu olma-yan" dır. Cümlede ise "anlamsız"
sözcüğünün yerine kullanıldığı için "mecaz" kullanımlıdır.
Yanıt:
D
Örnek 5: (1993/ÖSS)
Odasını üstünkörü boyadı.
Altı
çizgili sözün bu cümleye kattığı anlam aşağıdakilerin hangisinde vardır
?
A) Sınav tam başlamak üzereyken sınıfa girdi
B) Çalışma
masasını toplamadan dışarı çıkmış.
C) Kitapları çantasına
özensizce koydu.
D) Gereksiz eşyaları tavan arasına çıkardı.
E)
Evin ancak bir bölümünü temizleyebilmiş
Çözüm:
Örnek
cümlede "üstünkörü" özen göster-meden gelişigüzel anlamındadır. Bu anlam
yalnızca "C" seçeneğindedir.
Yanıt: C
Eş Anlamlı Sözcükler:Yazılışları ve söylenişleri farklı olduğu halde
anlamları
aynı olan sözcüklerdir. Eş anlamlılık çoğunlukla Türkçe
sözcüklerle
dilimize yabancı dillerden girmiş sözcükler arasında
görülen
ilişkidir.
Örnek: Pay – Hisse Yabancı – El Uyum - Ahenk
Yanıt
- Cevap Çağrı – Davet Kavram – Mefhum
Zıt Anlamlı
Sözcükler: Anlamları birbirinin karşıtı olan sözcüklerdir.
Her
sözcüğün karşıtı olmayabilir.
Örnek: az – çok ağlamak – gülmek
uzak – yakın
Not: Sözcüklerin karşıt anlamı kullanıldığı
cümleye göre değişebilir.
Örnek: Sakin bir kent- Kalabalık bir
kent
Sakin bir çocuk – Yaramaz bir çocuk
Soru : “Bu yemek
kuru olmuş.” cümlesinde kuru sözcüğünün
zıddı aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Bu yemek güzel olmuş.
B) Bu yemek harika
olmuş.
C) Bu yemek lezzetli olmuş.
D) Bu yemek sulu olmuş.
E)
Bu yemek acı olmuş.
Not : Sözcüklerin zıt anlamı ile
olumsuz anlamı birbirinden ayrıdır.
Örnek:
Ayakkabılarının bağını bağladı.
Ayakkabılarının bağını çözdü. (
Zıt anlam )
Ayakkabılarının bağını bağlamadı. ( Olumsuz anlam)
Soru:
“ Bu iki ülke arasındaki ilişkiler ,bir süre sonra gerginliğe dönüştü.”
cümlesinde
“gerginlik” yerine hangi sözcük getirilirse cümle
eskisine göre
karşıt anlam kazanır?
A) Gevşeme
B) Genişleme
C)
Yakınlaşma
D) Yumuşama
E) Bütünleşme
Eş
Sesli ( Sesteş ) Sözcükler:Yazılış ve söylenişleri aynı fakat aralarında
anlam
ilişkisi olmayan sözcüklere “Eş Sesli Sözcükler” adı verilir.
Örnek:
Ak koyunun kara kuzusu da olur.
Kara görününce tayfalar sevindi.
Kırılan
dal suya daldı.
Not: Dilimizde düzeltme işareti ( ^ )
olan sözcüklerde
sesteşlik özelliği aranmaz.
Örnek: Hava
soğuktu kar yağıyordu.
Bu seneki kârımız iyi.
Not :
Temel anlam- yan anlam ve gerçek anlam- mecaz anlam
ilişkisi
olan sözcüklerde eşseslilik aranmaz.
Örnek: Adam tatlı
elmaları sepete koydu. (Temel anlam)
Çocuk saflığıyla tatlı bir
uykusunda idi. ( Mecaz anlam)
Yukarıdaki sözcüklerde eşseslilik
aranmaz.
Yakın Anlamlı Sözcükler: Anlamları bakımından
birbirine yakın olan
fakat aynı anlamı taşımayan sözcüklere
“Yakın Anlamlı Sözcükler” denir.
Sözcüğün yakın anlamlısı
kullanıldığı cümleye göre değişebilir.
Örnek: Çocuk
ailesinden ayrıldı.
Çocuk ailesinden uzaklaştı.
Sevinmek
– gülmek ağlamak – üzülmek
Güzel – hoş ince - zayıf
Soru:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcükler
anlamca
birbirine en yakındır?
A) Bir süre sonra kendisi de bu akımın, bu
tartışmanın içinde yer almıştı.
B) Bu kitapları, belirlediğiniz
ölçüye göre seçin, ayırın.
C) Kendisine yapılan bu haksızlığı, bu
saygısızlığı içine sindiremiyordu.
D) Bütün bunları kendisinin
yerine, önüne geçmek isteyenler düzenliyordu.
E) Bu makineler
ötekilere göre daha kullanışlı, daha pahalıdır.
(2001- ÖSS)
Uzak
Anlamlı Sözcükler: Karşıt gibi görünmesine rağmen gerçekte karşıt
olamayan sözcüklere “ Uzak Anlamlı Sözcükler” adı verilir.
Güzel
(Yakın
anlam) (Zıt anlam)
Hoş Çirkin
(Uzak anlam)
Genel
ve Özel Anlamlı Sözcükler: Daha çok varlığı kapsayan, anlatan, aynı
kavramları topluca düşündüren sözcüğe “Genel Anlamlı Sözcük” denir.
Örnek:
Kitap en iyi dosttur. (Bütün kitapları kapsıyor)
Tek bir
varlığı kapsayan, tek bir varlığı düşündüren sözcüklere
“Özel
Anlamlı Sözcük” adı verilir.
Örnek: Kitap, anlatımındaki
açıklıkla karmaşık bir sorunu
kolay anlaşılır hale getirmiş.
Örnek:
Okul – Sınıf – Sıra (Genelden özlele)
Sıra – Sınıf – Okul
(Özelden genele)
Alıştırma: Önce harfleri, sonra
heceleri, daha sonra da sözcükleri tanımıştık.
Yukarıdaki
sözcükler nasıl bir anlatım sırası izlemektedir?
Soru:
Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözcüklerden hangisi,
bir
varlık türünü bütünüyle anlatacak biçimde kullanılmıştır?
A)
Roman, insanların sorunlarını ele alıyor.
B) Oyun, yarın son kez
oynanacak.
C) Anne, dünyanın en güzel varlığıdır.
D)
Sınav, Eylüle kalmış.
E) Masa, bir yığın kitapla doluydu.
Soyut
ve Somut anlamlı sözcükler: Beş duyu organımızdan birisiyle
algıladığımız
varlıklar “Somut”tur.
Örnek: Hava çok soğuktu.
Müziğin
sesini kıs.
Beş duyu organmızıdan birisiyle bile
algılayamadığımız; ancak
varlığından emin olduğumuz varlıklar
“Soyut”tur.
Örnek: Onun cesaretine hayranım.
Duyguları
çok karışıktı.
Not: Bir sözcüğün somut mu soyut mu olduğu cümle
içindeki
kullanımına bağlıdır.
Örnek: Bu yıl gözünden
ameliyat olacakmış. ( Somut)
Sende de ne göz varmış kardeşim,
hiçbir işin rast gitmiyor. (Soyut)
Soru
“Anlam
genişlemesi yoluyla somut anlamlı bir ad, bir de soyut
anlam
kazanabilir. Örneğin, somut anlamıyla ‘geçilen yer’
demek olan
yol kelimesi yöntem anlamına gelerek soyut bir
anlam da
kazanmıştır.”
Böyle bir anlam değişmesini örneklendiren
kelime,
aşağıdakilerden hangilerinde kullanılmıştır?
A)
Bunu yapmaya yürek ister, bu her babayiğidin harcı değil.
B) Bu
gördüğün bulutlar, yağmur yüklü bulutladır.
C) Bu dağlar, geçit
vermez sarp dağlardır.
D) Ağaçlar ilkyazda bir gelin gibi
donanırlar.
E) Yapının güzel bir görünümü vardı; taş dantel gibi
işlenmişti.
Nitel ve Nicel anlam: Sayılabilen,
ölçülebilen değeri bildiren anlama
“Nicel Anlam” adı verilir.
Örnek:
Eve gelince bir tabak yemek yedi. (Miktarı bellidir)
Yüksek
dağlar karlıydı. (Ölçülebilir)
Ölçülemeyen değeri
bildiren anlama “ Nitel anlam” adı verilir.
Örnek: Bu çok
lezzetli bir yemek. (Göreceli özellik)
Güzel bir filmdi. (Kişiye
göre değişir)
Not: Sözcük, kullanımına göre nitelik ve
nicelik anlamı bildirebilir.
Örnek: Merkeze yakın bir
semtti. (Nicel anlam)
Yakın arkadaşlarımdan biriydi. (Nitel
anlam)
Alıştırma: Hafif sözcüğünü nitel ve nicel
anlamlarda kullanınız.
Alıştırma yanıtı: Bu paket daha
hafif, sen bunu taşı. (Nicel anlam)
Dün gece hafif bir
rahatsızlık geçirmiş. (Nitel anlam)
AD AKTARMASI (MECAZ-I
MÜRSEL)Bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden başka bir sözcüğün yerine
kullanılmasıdır. Buna Düz Değişmece ya da Mecaz-ı Mürsel adı verilir.
İç-dış
ilişkisi: Bir varlığın dışı söylenerek içi ya da içi
söylenerek
dışı kastedilir.
Örnek: Evi gelecek hafta taşıyoruz.
(Evin eşyalarını)
Çayı ocağa koyuver. ( Çaydanlığı)
Bütün-Parça
İlişkisi: Bir varlığın bütünü söylenerek parçası,
parçası
söylenerek bütünü kastedilir.
Örnek: Sokağın ilk
girişindeki apartmanda oturuyorum. (Apartmanın dairesi)
Herkes
başının üstünde bir çatı olmasını ister (Ev)
Somut-Soyut
İlişkisi: Soyut bir kavram söylenerek somut
bir varlık
kastedilir.
Örnek: Düşük bir maaşla beş canı besliyor.
(İnsan)
Sanatçı-Eser İlişkisi: Sanatçının adı söylenerek
eseri
ya da eserleri kastedilir.
Örnek: Biz Yahya
Kemal’ i okuyarak yetiştik. (Romanını)
Yer (Şehir,
Kasaba, Köy)- İnsan İlişkisi: Yer adı söylenerek
insan adı
kastedilir.
Örnek: Takımı şampiyon olunca tüm Adana bayram etti.
(Şehir halkı)
Törende bütün kasaba meydanda toplanmıştı. (Kasaba
halkı)
Şehir-Yönetim ilişkisi: Bir ülkenin başkenti söylenerek
yöneticileri
kastedilir.
Örnek: Ankara bu olayda duyarsız kaldı.
(Devlet yöneticileri)
Yön-Bölge, İnsan İlişkisi: Yön adı
söylenerek o yerde
oturan insanlar kastedilir.
Örnek:
Batı’nın tavrını anlamak güç. (Avrupa ülkeleri)
Bir Kap
Söyleyip İçindekileri Çağrıştırma:
Örnek: Bardağını bitir
de sana çay doldurayım. (Çayını bitir)
Soru: Marmara’da
her yelken
Uçar gibi neşeli
Yukarıdaki dizelerde
olduğu gibi , kimi sözler benzetme
amacı gütmeden kendi anlamı
dışında kullanılır.
Aşağıdaki dizelerin hangisinde bu
örnektekine
benzer bir kullanım vardır?
A) Dalgalan sen de
şafaklar gibi ey şanlı hilâl.
B) Ben ezelden beridir hür yaşadım
hür yaşarım.
C) Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
D)
Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı.
E) Kim bu cennet
vatanın uğruna olmaz ki feda.
(1995-ÖSS)
DEYİM
AKTARMASI1. İnsana Özgü Kavramların Doğaya Aktarılması:
Örnek:
Ovadaki bütün çiçekler el ele tutuşmuş,
hep bir ağızdan şarkı
söylüyorlardı.
2. Doğaya Özgü Kavramların İnsana
Aktarılması:
Örnek: Kalbim yırtılıyor her nefesimde.
Bedir’
in aslanları ancak bu kadar şanlı idi.
Dalgalanır deli gönül
şafakta.
3. Doğayla İlgili Kavramların Doğaya
Aktarılması:
Örnek: Karlar uçuşurdu camlarda.
Rüzgârlar
ulurdu sabaha kadar.
4. Bir Duyunun Diğer Duyuya
Aktarılması:
Örnek: Hâlâ aklımda onun sıcak gülüşü, tatlı
bakışı. (Dokunma-Görmeye)
Nasıl unutabilirim o yumuşak
konuşmayı. (Dokunma-Duymaya)
Sokaktan acı bir fren sesi geldi.
(Tatma-Duymaya)
Onun keskin bakışları hepimizi korkuttu.
(Dokunma-Görmeye)
Soru: ( I ) Sonbahar, kendisinden sonra
gelecek kış mevsiminin gizli telaşını yaşatıyor doğaya. ( II ) Amasra’
da bir Roma yapıtı olan Kuşyakası Yol Anıtı sarı bir örtüyle kaplanıyor.
( III ) Hasankeyf’ teki Artukoğulları zamanından kalma cami,
minaresindeki son leyleği yolcu ediyor. ( IV ) Kaçkarlarda yağmur fazla
mesai yapıyor. ( V ) Bolu Dağları’nda, Istrancalarda gezinirken yerlerde
ağaç gövdelerinin hüzünlü yüzlerini, acılı bakışlarını görüyoruz.
Bu
parçanın numaralandırılmış cümlelerin hangisinde
insana özgü bir
nitelik doğaya aktarılmamıştır?
A) I B) II C) III D) IV
E) V
(2001-ÖSS)
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
Halil
İbrahim ASLANHAN